BÜYÜ VE BÜYÜT DÜŞLERİNİ...Cahil bir Tanrı belleniyor zaman, Kursağında gün ve hafta: Börtü böcek doluşmuş saniye ve dakikalara, Kuytusunda rahvan bir gerilim: Akrep ve yelkovan taziyelerini sunuyor Dingin belleyemedikleri nikâhlarına. Gözden düşen hüzünde saklı dünün bayramları, İkramı menfi yüreğin Belki de meziyet bildiği yalanları adeta İnsan ırkının; Defolu suretlerinde el aman; Kırık menzilinde ölümün yorgun ve Katmanlarında istila edilen menfi kıyımın da Rabıtasına tanık bunca insan. Aşkı külfet bilip de Son bir izlekte baş başa kalmışlığı Nice yalan beyan yine fıtratında Görmezden gelip masumiyeti Dolduruşa geçen fesat gölgelere de paye vermeyi Meziyet bellemiş ne çok tezat hükümran. Gün, özürlü yarında saklı ne ise; Ölümün hükmü tam da mutluluğu Payidar kılmaya yeminli O nikâh memuru Vazifesine binaen kocaman bir tebessüm Yalancı olsa da Zevcesine aşkı buyur eden fermanı ile Şahitlerin huzurunda Sehven ait olmayı öne süren. Şimdi gölgelerle sarılıp sarmalandığımız; Dünü nifak yüklü yalan ve yorganlarla nemalandığımız; Yarından çoktan kessek de umudu Hayatı bilmem kaç taksite bölüp dondurduğumuz; Kinayeleri sırtlanıp Rezil bir meskende ar damarından muzdarip Hangi günahkâr ise yine ayıbın uzağında Belki de aşkına binaen İsyanı meşk eylemişken. Arap saçı buklelerin çok uzağında; Sevi diline yatırım yapmayı çok görenlerin de kursağında Takılı bir tebessümü baş tacı yapıp da Göğe sunduğumuz o serenatta Sevgiye biat bir özneyi Diriltip cümlenin içinde Gizli bir söyleme sırt çevirip Yine zaman denen mefhumun gizemine bürünüp Bir de karaya boyamak yok mu gönlün ön cephesini Sonra da atıfta bulunup kadere Dünyaya ve zamana inat Sonlandırmaktan bahsettiğimiz yaşadığımız nice Meçhul hayat: Kimine göre buğusu üstünde, Ziyafeti şerh düşülen her cümlede Bir de yüklenmişken derdi tasayı. Kefen’in cebi olsa keşke Kefe’nin hangisin sunacaksan sun giyindiğin günahı Bir de meziyet bildiğin bunca yalanı: Sen ölümlü dünya Belki de zindan bellediğimiz her günün Hükümranlığında iken adındaki yoksunlukla Zaman; Tüm hezeyanları buyur eden göreceli tanıklığına kaderin Sulh bilmekle umut etmek arasında Gidip geldiğin güncenin Son sayfasına gelmeden Dur ve düşün sakince, Beterin beteri bir ölümü hak etmeden Son dileğini söyle sessizce İçindeki çocuğu uyandırmadan Büyü ve büyüt düşlerini Zamana peşkeş çektiğin kadar Unutma da çektiğin çileyi, Sen ahir zamandan nemalandığına meyledip Kursağında şükrü yitirmediğin her saniye. |