GÜL BAHÇESİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Senden biIirim yok bana bir faide ey güI,
GüI yağını eIIer sürünür çatIasa büIbüI. Nevres-i Kadim GüI soIup, güI bahçesi harap oIduktan sonra güIün kokusunu nereden duyabiIiriz? MevIana Ah benim utangaç bakışlı, Narin, nazlı gülüm, Yer yüzündeki hiçbir tebessümü, Senden başkasına yakıştıramam, Sayamadım, giremedim ki bahçene, Kim bilir sende kaç gül daha vardır? Kaç meziyet, kaç işve, kaç eziyet... Don mu vurmuş, Hazan mı düşmüş yapraklarına, Ondan mı solmuş yüzün, Yoksa bu kadar yakınken, Bana el gibi bakmazdın uzaklardan... Ah! beni deli divane eden, Çokça da arsız arsız söyleten tatlı gülüşlüm, Bir kez olsun dudak payını bana bıraksaydın, Gerisinde olmazdı gözüm, Yerdim, içerdim, meşk ederdim, Saatlerce şarkılar söyleyip, dans ederdim, Boşaldıkça bardağım, Aşkın badesini sabah akşam, Seninle doldurur, Gece gündüz sarhoş gezerdim… Taşarsa da taşsaydı, Üstüm başım, kafam, gözüm, Batacaksa da batsaydı, İliğim, kemiğim, en çok da kalbim, Sevdana bulansaydı da kana bulanmasaydı, Şimdi kızılcık şerbeti içiyorum şerefine, Sen yeter ki hep gül, bu trajikomik meseleye… Bu mutlu anları bana bahşetseydin, Sonrasında isterse silinseydi adım, Kalmasaydı zerreciklerim, Çarpılsaydım, yıkılsaydım, Un ufak olsaydım da, Mezarım dahi olmasaydı, Her bir şeye dünden razıydım, Yeter ki gülüşlerin talan olmasın… Ah keşke, ama nerde, yok ki ? O adam çoktan öldü, Dünyası battı, kalbi taştı, Batık dünyayı da, Kalbi taşlaşan insanları da bir bir gömdü, Cenneti de gül teninde bıraktı... Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 18.09.2017, Isparta, 00.01 meşk etmek : alışmak veya öğrenmek için çalışmak. |