Bitmez Duygular Trenin de
İçimin öfkesi tüysüz bir kuşa elbise giydirir
Ah! bu rüzgarlar; biraz mert olsa da naif esse Ah! bu gök; Biraz vicdanlı olsa da sessiz gürlese.. Tutuşur diz(e)lerim bağı çözülmez cümlelerimle prangalar eskittim. Nerede bir çocuk görsem umarsız ağaçlara ısmarlayasım geliyor Dökülecek Eylül’ü Ekim’e gönderirken soğuk bir bedenle aldatasım geliyor. Bu bakışlar, çatlamış duvarlardan ateş çıkartırken Yansın adım attığın her yer yansın güneşin teni.. Ağlamaklı ıslıklar çalarım nağmesi dünden belli illetli fiiler gibi çekerim mazi’yi. Sapladığım kaşık kaç baltaya sap oldu? Kaçamadığım yerde, önceden kesilmiş düşlerime sığınırım. Ah! yağmur; biraz daha hızlı yağamaz mıydın? Kirlenmiş mahallemin çocuklarını Kirlenmiş içsel duyguları, yıkayamaz mıydın? Özgürlüğe açılan hangi pençere? Kanatlarım sığarmı içeriye geçsem ve döksem bütün servetimi önüne Toplasan beni bir işlemle Isı görmüş bu hayatımı zabıtalara şikayet etsen... Bitmez duygular treninde ki yolculuğum Kirazların kırmızısında dururken kendime demlenmiş bir çay, yalnızlıktan umut bekleyenlere güneş hediyem olsun... ---Pervaneha--- |