yakamoz
büyüyünce peygamber olmak isteyen bir çocugu
sözcüklerine ambar yapaduruyor bu şehir aşkın yakamozu bir gönül feyzini soluklu bir karıncadan döktürüyor hicran dolu kargalar ve martılar: İstanbul ezgini çocukla çocuk olmuş büyük bir sırrı alnında besmele yazılı bir rüyayı barındırıyor ecrininde bu güneş uyuşmuş ayakları bir iğnenin ucundan ararken muştaki bır bulut bulut gunahlarına su tasımıs dostuğunu kardeşiyle gecirir peşinden ayrılmadan kosarken yorgunluğu sırata uğrar cambazın yoluna yol çizerken sogugun arkasında karın çöpçüsü olur iki kardeş karnı hakikat bir tütünün gözlere elma ısırığı bir içişle samyeli ruzgarı estirir sözleri alkolden gecen bir yasak gözleri gözlerine degmiş bir sevgiyi yok eder ayakları çarpık bir varsanı başı dizlerinde bir yalanı çürütür sentez eşdegerinde ve barış güvercinleri sokaklarda alkışlı ellere iner melek bağrında gürültünün sahibesini yapan bir şiire bir yaşam unutkanlığı veriyor şairler sert bir tokadın ardında gizli bir varis bir eteğin ve bir sakalın yolların ortasında cezası daha kesilmemiş bir kaplumbağaya verilen (g)azabı bir maçın ortasında atılan çakmaklarla kendini seviyor kendini su satan eşcinsel kılıklı kurnazlar sura değmiş iki gemi ve iffetli iki kelam sıcak tutar belki cayla içilen şiirin ardından.. kendini büyük gören şirk dolu veliyi küçük görüyor artık şairler.. gezgin imgeler... |
Beğendim...
................................... Sonsuz selamlar.