BİR ERKEK GİTTİĞİNDEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İnternette gördüğüm Bir Kadın Gittiğinde isimli şiiri okuduktan sonra, neden olmasın ki dedim, Bir Erkek Gittiğinde isimli bu şiiri kaleme aldım. Yazarken bayağı zorlandım, elim titredi, klavyeyi göremez oldum, yağmur gibi boşaldım. Bir erkek hem babadır, hem eştir. Yerine göre sırdaş, yerine göre ağabeydir. Kollayan, gözeten, ailesini namerde muhtaç etmeyendir. Bir erkek babasını kaybetmişse, kardeşlerinin de küçük babasıdır. Acıların tarifi belki yapılabilir ama özellikle anne, baba,vefalı ve sevgi dolu bir eş ile evlat yokluğunu anlatmak ve yazmak zordur. Nefes alıyorken sevdiklerimizin kıymetini bilelim. Şunu da belirtmeliyim ki, hiç bir insan zoraki ve mecburiyetten sevilmez. Her şeyden önce kalp reddeder. Bizler maalesef bazı değerlerin kıymetini kaybettikten sonra anlıyoruz. İnsanları yaşarken, nefes alırken değil de, öldükten sonra anlamaya başlıyoruz. Ancak iş işten geçiyor ve vicdan muhasebesi başlıyor. Sevdiklerimizin değerini bilelim, baba evin direğidir, kadın ise temeli. İster kadın gitsin, ister erkek, onlar gitti mi, büyük bir deprem olur, pişmanlıklar için ise çok ama çok geç kalınır ve gidenler asla dönmezler...
Bazı zevklerin öyle de böyle de mutlaka ödenecek bedelleri var.Çocuklar doğuyor, büyüdükçe istekler artıyor. Annelerin hakları elbette ödenemez ama bana göre en ağır işçiler BABALAR! Hesap, kitap, alacak, verecek, plan, program, şu, bu derken ömürlerinin sonlarına kadar bu ağır yükleri taşıyorlar. Tam rahatladık, nefes aldık derken, yükleri katlanarak devam ediyor. Uzaktan davulun sesi hoş geliyor, ancak babalar aslında birer kandil gibi tükeniyorlar, kimseler bilmiyor. Bilseler de sonuç değişmiyor ve son nefese kadar bu hayat mücadelesi sürüyor. Aslında babalar bu dünyaya çok ağır bedeller ödemeye geliyorlar. Vecdi Murat SOYDAN Bir erkek gitmeden önce, Bitmez, tükenmez, Sonu gelmez ihtirasların… Birlikte yapılan kahvaltılarda, Yenilen akşam yemeklerinde, Lokmalar boğazından geçmez, İçtiği keyif çayı zehir zıkkım olur, İnceden inceye tükenir, Dert yumağı, kanser olur… Bir erkek bir gün bu dünyadan çekip gittiğinde, Ardında yetim kalan çok olur, Masada boynu bükülü sigara paketi, Son kez parmak izlerini bıraktığı çakmağı, Küllüğün içinde yarım kalmış izmariti, Ellerini sürdüğü tükenmez kalemi, tespihi, Ocaktaki demli çayı, Mutfak taşındaki boş bardağı, Kolundan sıyırdıkları kol saati, Baş ucundaki uzak, yakın gözlükleri, Tenine dokunan tıraş makinesi, Başını okşayan tarağı, Kravatları, çorapları, Kapı eşiğindeki ayakkabıları, Okuduğu kitapları, Yazdığı şiirleri, Dolaptaki elbiseleri, Üzerinden çıkan giysileri, Artık kimsesizdirler, Ve bir müddet sonra topu birden, Bir çöplüğe atılıverirler... Bir erkek gittiğinde, Çocuklar bir gecede büyürler, Ve en nihayet kasaptaki etin, Pazardaki domatesin, Marketteki zeytinin, peynirin, Fırındaki ekmeğin fiyatını da öğreniverirler, Bir erkek gittiğinde, Kefen parasını cebinde taşır, Artarsa onunla da ekmek alınır... Bir erkek gittiğinde evin direği yıkılır, Kadın sahipsiz kalır, Çocukların boyunları bükülür, Ne bayramlar gelir geçer de, İçe çöreklenen acılar geçmez, Konu komşu, eş, dost, hısım, akraba, Borç para isteyecekler diye hal hatır sormaz olur, Görmezden gelirler, yollarını değiştirirler, Bir erkek gittiğinde yastıklara göz yaşı dökülür, Sessizlik çöker eve, kapılara kilitler vurulur, Çığlıklar dilsiz olur… Bir erkek gittiğinde ne çok kişi gider aslında; Bir ekonomist, Bir siyasetçi, Bir filozof, Bir felsefeci, Bir bilim adamı, Bir matematikçi, Bir edebiyatçı, Bir yorgun savaşçı, Bir baba gider… Bir erkek gittiğinde, Kapıya dayanınca alacaklılar, Maskeler düşer, Ağıtların yerini, Bu kez beddualar alır… Bir erkek gittiğinde, Aslında bir fırtına kopar, Ve kırılmadık dal bırakmaz… Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 07-08 Ağustos 2017, Isparta |