Yarınlar Karanlık Rozagecenin nankörlüğü üzerimde yine yine seni sen yokken göğsüme yaslıyor başını sen yokken kokunu getiriyor rüzgar sen yokken sarılıyorsun bana bazen sevmek insana uzak kalır ama sevmek insanın yüreğinde saklıdır benim yüreğimde de sen saklısın roza aklımda birdenbire sen geçiyorsun sen uzaklaştıkça ben seni daha çok özlüyorum daha çok seviyorum bu kör olası dünyada daha çok düş kuruyorum yarına dair ama yarınlar karanlık roza yarınlar bize uzak yarınlarda biz yokuz sanki bir türkünün en kıyısında sen varsın ve başımı omzuna yaslamışım ve saçlarımda ellerin bir patika yolunu adımlıyoruz bir tarafımız kardelen kokulu dağlardan geçiyor bir tarafımız derin okyanuslarda ve biz maviyi özlüyoruz roza üstümüzde kara bulutlar geziniyor yine oysa bir çocuğun sevinci kadar masum sevdim seni roza bir çocuğun kaçan uçurtmasına döktüğü göz yaşı kadar masum ve bir papatyanın son yaprağında yere düşen söğüt dalında kuruyan erik ağacında sıcak bir ağustos akşamında ölümü yaşar kadar çok sevdim seni roza sonra seni yüreğime sarıp seninle bir canı bölüşüyorum roza sensiz bir ömrü öldürmeden sensiz bir yüreği sahiplenir gibi seviyorum seni sensiz bir hayatı sana sarılır gibi seviyorum seni sen yokken de sen varsın gibi seviyorum roza ibrahim dalkılıç 02/08/2017 22:38 izmir |