Matruşka
Kuştüyünden yastıklar aldım sana.
Özgür olmalıydın bir kuş gibi misafirlik uykularında Özlememeliydin maviyi Bulutlar serpiştirdim yorganına Seversin Sade kahvenin koyu içten sohbetini Yüreğimi demledim yüreğine Uzun kahvaltılarımızın sonralarına Şımarık turunç reçeli paşa edasıyla kuruldu sofraya Gülümsedin ilk tadışında çocukça çok çocukça Yüreğin diyorum daha bir sarılsın,daha bir inansın isterdim Önce kendi varlığına Güzeldin sen,çok güzel Bir o kadar derin Ve acıtıyordu canımızı söylemediklerin Parçalarken ruhunun kadifesini Yaşamını tanımlayamayanların çaresizliği Kederleri diyorum ahhh Keşke filtrelemeseydik "Gelme" Nasıl da güçlü bir sözcükmüş göründüğünden fazla Sessizlerinde öldü ümitlerim Ki yarına dair ve çicekliydi hepsi Yargılandık bilmeyenlerin önyargısında Ne oldu,neden oldu,nasil oldu ,kim dedi Kanadık ezber soruların kahreden sıradanlığında Savruldu aklım Rengi yitik o matruşkaların içiçe geçmiş yorgun anlamınca Ve matruşka gibiydi bu coğrafyada kimlikler Kimse içini bilmiyordu önce kendinin Bitmek olmaz Olabilir mi Asla Seni henüz bekliyordum oysa Mutluluk bitiyor madem dostum Bitmeli diyorum artık bu yabancılara dair mutsuzluklarda Anlasana Saadet Yıldırım |