HAZİRAN GÜNEŞİ...
Kanaviçe yalnızlığımı astım asalı başköşeye
Sondan başa gererken içimin telini Konmadığı ne malum uğursuz baykuşun Önden cepheli düşlerime? Feryat figan zaman, Sancılı evren belli ki kehanet erbabı sefil derviş; Kıyamda nice sure, İçim kıyılırken lime lime. Tahliye etmeli anadan üryan sevinçleri, Hazan da kıymete bindi bineli Gelmez oldu yazın müjdecisi; Gelmez oldu hani haziran güneşi dahi küserken Uzakların ve iblisin şerrine bin lanet, Kanadıkça kandırıldığımız; Kandırıldığımız kadar yalın ayak O sefil düşüş. Alâmetifarika aşkın rehaveti; Gölgesi kayıp adamların gelmez iken bir araya İki yakası: İstanbul gibiyim hanidir; Yarı ağlamaklı yarı güleç Mizansenden yok ki kaçış, Eksildikçe içimin beyitleri. Ne yani şiiri öldürüp şaire benzediğimi mi ima etsem Ya da şehri terk edip, Gitsem huzurun dipçiğinde arakladığım bir gün arasından, Bir gül edasında salınsam ne çare? Ne çare bülbülün aşkına ihanet etsem? Sonra da çemkiren iç sesimi öğütsem Aklımın merdanesinde, Şövalye mizaçlı hangi âşıksa gelsin Başına naşının şiirlerimin, Şiir adında içimin dizginlerinin boşaldığı Ayrımcı yalanların da girizgâhı hangi hikâye ise Boşa düşsün aklımın sınırlarından, Gizemi de edinsin baş tacı Sorgusuz sualsiz yaşayıp gitsem Evriminde ruhumun, hangi bahçe ise Cennette başköşe. Bir meleğin dahi gazabına razıyım Yeter ki uzağına düşeyim ihanetin, Sevdiceğim şehrin de solgun asaletine Dönsem sırtımı Ve kaçsam yüreğimin baş şehrine: Adsız kıtaların, yanık tenlerin Uçuk mizaçların memleketi hangi köşesi ise Kehanetin sivrilsem içimin bahçesinde Ve mücbir sebeplerden lav etsem hüznü Bandıkça düne, Gömsem keşke ihanet eden tüm ölüleri Asla görmemek üzere, Yarına mal etsem mutlu çehremi: Hani olur da; düşer başım yeniden önüme Görmezden gel sen yine de Şu sefil gönlün naşını. Temkinliyim bu kez: Ne severim ne de dillenirim şarkılarda, Hutbelerde saklıyım işin aslı: Kâh bir derviş kâh bir keşiş, Irağım zamandan, Irak kalmasam da gönülden. Başı elem sonu kayıp bir kelam; Menzilinde dinginliğin özlemi; İçtimadaki iç sesin de rahmeti Yine hangi siperse benlik konuşlu, Hangi dirayet ise kayıpların baş tacı, Külliyen özlemin ilahını sırtlanmışken gecenin bir vakti, Gündüzleri azat ettim çoktandır o kaygan zamandan; Sadece geceden ibaretim ve de siyahtan, Tek beyazım içimin masum lehçesi, Diri varlığı ise evrenin, mazlumun tek İlahı. Kardıkça kanadığım; Kanın bile beyaza ihaneti olmamalı benliğin tüzüğü, Şanlı bayrağımın renginde içimin asaleti, Ölüm bile güzel Örtündüğüm kadar ördüğüm dünün yasına Tekmili hüzün yarını meçhul An’ı saklı nizamda, Aradığım değil düşen nasibime; Aşk gibi diri hücrelerin de büründüğü sefalete can kurban Yine mimarı evrenin, Yine dili zarı gök kubbenin Kim bilir belki de olmazın oluru bir dileğin Gerçekle buluştuğu tat kadar şerbetli iken Sunduğum meramın. |
ısındım önce sonra gözlerim alt dizelerde gezerken kendimi şiirin içinde buldum
biraz gezindim ,hissettim ve bunu demeden geçemiyeceğim her zamanki gibi muhteşem bir şiirdi
canı gönülden kutluyorum sevgilerimle