Nihavent makamı
Seninle nihavent makamıydı sevişmelerimiz
Bir nota sonrasını hep bulurdu sıcak ellerimiz Diz kapaklarından öpemediğim o gece Sokaklarda kol kola yalnızlığım salınıyor Ardısıra dost şişeler kırılıyor İki oğlan kavgasında varlığım Elleri ölümcül temiz oğlanların Kışın gelmesi pek yakınmış gibi Savaş nidaları arasında basılan bir akor gibi Geceyi tutmaya çalışıyor kollarım Bir ev ki, bir görsen nasıl İçinde cinayet işlenmesine ramak kalmış Bir hayat ki dost şişelerin arasında Şilte gibi ezilmiş hayaller arasında Biraz sonra sen gelmemişsin yine Şehrimin kör bir köşesinde Şarkı söylemiyorum çünkü Kendi ağırlığım ayaklarımda Bu gece, son yağmur yağdı en karanlık tenhalara En ucuz canların, en pahalı canların üstüne Nasıl desem, sanki bir can pazarı Nasıl desem sanki değmektedir Şehrime gelen her yabancının ay ışığıma nazarı Sahi bu karanlık nedir böyle Halbuki hatırla kuzey ışıkları altında buluşmak için Sözleşmiştik biz ölümle Anılar uzun zamandır tuzak kurmazdı bana Uzun zamandır imla hataları yük olmazdı Bu kadar omzuma İliklerim soğukta kalmış dilenci gibi sesinle doldu Ve ne yana koşsam artık her yer boştu, Ezeli bir kaçışın adımlarını saymaktan daha uzundu Seni özlemek Mabedimin kurumuş kanına tutunan ömrüm Artık sensizlikte boğuldu Sana dair tüm yazışlarım, tüm hecelerim Nihavent makamında bir sol gibi sitemkar Son buldu senden geriye kalan herşeyim İzafi bir varoluş içinde soluyorum Ne var ki artık kıyamda duruyorum Ellerim önümde bağlı Dilim lal |