Şehr-i Matem
baktıkça ölü suyuma
düğüm düğüm boğazım sırtımdan vururlar sıra sıra ihanetin haklı sebebi var kırmızı lacivert ikiye böldüler arada akan duran masmavi kan toprağıma basan bir sürü hayvan taksim ettikleri çıplağın esvabı olmayasıcalar ipekler içindeler ben görürüm alayı anadan üryan rahmet görmüyormuş görmez bedenimden göğe kan karışır arınayım dedim yıkandım çare olmadı şehzade doyuran demirsiz suyumda çünkü içinde hep ölüm yıkanır ararım eminleri ararım kadıları arasam da bulunmaz köy önlerinde at izi yok her yeri sarmış it ulumaları yeşil parklarda kırılmış cevizler gölgesinde şehvetten nesiller oturur da onlara bakar görmez dedikleri aşık veysel gönlüne kurban nice çakır gözlü kırılası elleri yalan döner dilleri taşla ezer de yardan atarlar beni bineyim trene dedim baktım alev alev cenk edeyim dedim döndüm haneme kapısına yazmışlar grev tüten nargile dumanıymış meğer kuleye kapatsam kendimi saklanamam yine bulurlar şu sıralar on paralık bir kart açıyor her kilidi boğazımdan geçmedikçe su verirler koynuma karadan inecek mi var yoksa |