Bir Mısranın İçindebugün yine sen vardın aklımda önce saçlarını yüzüme örtmüştün sonra ellerimi tutuyordun ellerimi sımsıkı tutuyordun sanki ellerimi bıraksan bir daha hiç bulamayacağım gibi sonra sessizce gözlerine baktım gözlerin iğde çekirdeğini anımsatıyordu bir şarkının en can alıcı nakaratı gibi gözlerime bakıyordu gözlerin bir kuş kanat çırpıyordu, içimin en sıcak mevsiminde ama ben üşüyordum, soğuk bir kış sabahı gibi sanki yıllardır içime kar yağıyor sanki içimde karlar hiç erimiyor sanki en derinime iltica ediyordu yalnızlık git gide sessizleşiyordum git gide ölü denizlerde martı arıyordum karanlık bir şehirde yıldız arıyordum oysa yıldızlar çoktan bu şehri terk etmişti oysa ben çoktan sensiz kalmıştım sensiz bir akşam yine sen vardın aklımda dağları sırtlamış, bana çiçekler getirmiş gibi güneşi kucaklamış, al ısın der gibi yıldızları saçlarına dökmüş, al yıldızları aydınlansın bu şehir der gibi sen dağların ötesinde kalan bir ırmak sen güneşin doğduğu şehirde saçı örgülü bir kadın sen gökyüzünde yıldız sen avucumda umut tenimde ter içimde martı çığlığısın bense nefesine gizlenmiş bir deniz dalgasıyım şaçlarına, yüzüne, dudaklarına çarpıyorum yine bir akşam üstü aklımda sen varsın bir şiiri anımsatırcasına bana bakıyordun bende bir şiirde boğulurcasına sana tutunuyordum bir mısranın içinde suç işleyen bir mahkum gibi ibrahim dalkılıç 12/06/2017 00:15 izmir |