2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1235
Okunma
Şimdi bir yorgunluk üzerine, yol almaktayız
Bir yandan annem, bir yandan babam
Bir yandan da, bozuk bir kürkçe aksanıyla şoför
Sessizce arabanın dört tekerleğini de yavaşça asfalta sürüyor
Gözlerim de uyku sersemliği, iyice kendini belli ediyor
Yol uzun ve buhran gibi, her yer sis
Gıdım gıdım iyice geceye bıraktık kendimizi
Dağların, birbirine omuz attıklarını ve
Yavaşça ardımıza bıraktığımızı anlamıştım MARDİN’i
Nerdeyim şuan bilmiyorum?
Sadece amansız , uzun bir yol ortasında
Vızır vızır, arabalar geçiyor yanımızdan
Her yer karanlıktan farksız
Her yer de, bir sessizlik cızırtısı
Dizlerim, öylece kalmışlar yerlerin de
Diz çökecek gibiler bu hasrete
Sanki onlarda , geriye bakıp bakıp
Belki MARDİN’i görür ümidiyle
bakıp duruyorlar işte
Ama çoktan yakınlaşmıştık uzaklara
Garip bir uyanış için deyim
Önceleri iyi ki kurtulduk, bu MARDİN’den
Diye sevinirdim
Şimdi nispet yaparcasına , dizlerime vuruyorum
Bazen dikiz aynasından bakıyorum
İstanbul yolundan MARDİN ’e
Belki görürüm diye
Ama attığım bakışlar, boşuna
Hasretlik ayaklarıma da vurmuş
Oturduğum yerden, geri adım atıp
MARDİN’ nin , sıcak kucağına atlamak istiyorlar.
Ama işte onlar da benim gibi, hasret çekecekler
Senden ayrı kalmak , zor olacak
Doğup büyüdüğüm yer
İlk defa sevdalandığım yer
Seni özlememek elde değil ki
Ah MARDİN ah
Seni sen diye sevdim
Ve uzun bir aradan sonra
Yavaşça gecenin karanlığın da
İstanbul’un o sersemletici ışıkları
Göz kırpmaya başladı
Bizden de bir baş sallamayla
Selam verdik, bu koca kente
Yavaşça kendimizi İstanbul girişinden içeri süzdük
Aynı denize benziyor , bu koca şehir
Evlerde dalga, bizi yutacaklar gibi
İçine dalıp dalıp
Düzlüğe ne zaman çıkacağız diye bekliyorum
Sanki biraz üşür gibiyim
Belli ki yabancılara , soğuk bir karşılama yapıyor
Bir müddet sonra esenler otogarından geçtik
Doğru yeni evimize
Takıldık bir pişmanlık üzerine
Şimdi gözlerim şiş
Uykusuz bir geceden önce
Hasretliğim biter mi, bitmez mi bilinmez
Ama özlenir MARDİN
Şimdi burda ayaklarımda prangalar
Yürütmez beni, bu gariplik hüsranında
Kapılıp gökyüzündeki bulutlarda karışmış geceye
Bendeki yalnızlık acemi
Çoktan sırt vermiş, soğuk bir duvara
MARDİN’i özledik
Soluk soluğa
Nefesle havasını içeme çekmeyi özledim
Ne garip biri oldum
Eskiden ağlamayan ben
Şimdi gözlerimden sululuğu bırakmıyorum
Bu ne vaziyet
Çıkmaz bir yolun göbeğinde bir başıma
kara bir geceye vermişim geceye
İnceden inceye , düz bir rüyanın son çeyreğin-deyim
Gamsız selamsız , bir vedalaşamadım seninle MARDİN
Özür dilesem boşuna
Girdik bir ölümün Arafatına
Dilenci bir çocuk gibi el açtım
Ama dinlediğim senin özlemindir
Kara bir yüzsüzlüğü yere çalar gibi
diz çöktürdüm dizlerime
Sarpa sardım ellerimi gözlerime
Yaşlarımın düşmelerini engellemek için
Ama nafileydi
Çoktan toprağa düşmüşlerdi
Gerçek bu ya, tutmak istediğin şeyler
Hep yere düşüyor
Tutmak istemediklerin de
Seni boğazlamak istiyor
Şimdi derin bir dipsiz sapsız
Bir avare yerdeyim
Ne yapacağımı bilmez , bir düşünce içindeyim
Her tarafım ıssız
Burda insanlar soğuk
Ne yana dönsem
Bir titreme vuruyor vücuduma
Korkar oldum
Seni özledim MARDİN
Yakındır gelişim
Ya gerçekliğiyle, ben geleceğim
Ya da ölümün bütün çıplaklığıyla cesedim gelecek
Şimdi kendine iyi bak MARDİN’nim
Sen de hep bitiyor bu özlemler.....
5.0
100% (2)