SEN DE HEP BİTİYOR BU ÖZLEMLER
Şimdi bir yorgunluk üzerine, yol almaktayız
Bir yandan annem, bir yandan babam Bir yandan da, bozuk bir kürkçe aksanıyla şoför Sessizce arabanın dört tekerleğini de yavaşça asfalta sürüyor Gözlerim de uyku sersemliği, iyice kendini belli ediyor Yol uzun ve buhran gibi, her yer sis Gıdım gıdım iyice geceye bıraktık kendimizi Dağların, birbirine omuz attıklarını ve Yavaşça ardımıza bıraktığımızı anlamıştım MARDİN’i Nerdeyim şuan bilmiyorum? Sadece amansız , uzun bir yol ortasında Vızır vızır, arabalar geçiyor yanımızdan Her yer karanlıktan farksız Her yer de, bir sessizlik cızırtısı Dizlerim, öylece kalmışlar yerlerin de Diz çökecek gibiler bu hasrete Sanki onlarda , geriye bakıp bakıp Belki MARDİN’i görür ümidiyle bakıp duruyorlar işte Ama çoktan yakınlaşmıştık uzaklara Garip bir uyanış için deyim Önceleri iyi ki kurtulduk, bu MARDİN’den Diye sevinirdim Şimdi nispet yaparcasına , dizlerime vuruyorum Bazen dikiz aynasından bakıyorum İstanbul yolundan MARDİN ’e Belki görürüm diye Ama attığım bakışlar, boşuna Hasretlik ayaklarıma da vurmuş Oturduğum yerden, geri adım atıp MARDİN’ nin , sıcak kucağına atlamak istiyorlar. Ama işte onlar da benim gibi, hasret çekecekler Senden ayrı kalmak , zor olacak Doğup büyüdüğüm yer İlk defa sevdalandığım yer Seni özlememek elde değil ki Ah MARDİN ah Seni sen diye sevdim Ve uzun bir aradan sonra Yavaşça gecenin karanlığın da İstanbul’un o sersemletici ışıkları Göz kırpmaya başladı Bizden de bir baş sallamayla Selam verdik, bu koca kente Yavaşça kendimizi İstanbul girişinden içeri süzdük Aynı denize benziyor , bu koca şehir Evlerde dalga, bizi yutacaklar gibi İçine dalıp dalıp Düzlüğe ne zaman çıkacağız diye bekliyorum Sanki biraz üşür gibiyim Belli ki yabancılara , soğuk bir karşılama yapıyor Bir müddet sonra esenler otogarından geçtik Doğru yeni evimize Takıldık bir pişmanlık üzerine Şimdi gözlerim şiş Uykusuz bir geceden önce Hasretliğim biter mi, bitmez mi bilinmez Ama özlenir MARDİN Şimdi burda ayaklarımda prangalar Yürütmez beni, bu gariplik hüsranında Kapılıp gökyüzündeki bulutlarda karışmış geceye Bendeki yalnızlık acemi Çoktan sırt vermiş, soğuk bir duvara MARDİN’i özledik Soluk soluğa Nefesle havasını içeme çekmeyi özledim Ne garip biri oldum Eskiden ağlamayan ben Şimdi gözlerimden sululuğu bırakmıyorum Bu ne vaziyet Çıkmaz bir yolun göbeğinde bir başıma kara bir geceye vermişim geceye İnceden inceye , düz bir rüyanın son çeyreğin-deyim Gamsız selamsız , bir vedalaşamadım seninle MARDİN Özür dilesem boşuna Girdik bir ölümün Arafatına Dilenci bir çocuk gibi el açtım Ama dinlediğim senin özlemindir Kara bir yüzsüzlüğü yere çalar gibi diz çöktürdüm dizlerime Sarpa sardım ellerimi gözlerime Yaşlarımın düşmelerini engellemek için Ama nafileydi Çoktan toprağa düşmüşlerdi Gerçek bu ya, tutmak istediğin şeyler Hep yere düşüyor Tutmak istemediklerin de Seni boğazlamak istiyor Şimdi derin bir dipsiz sapsız Bir avare yerdeyim Ne yapacağımı bilmez , bir düşünce içindeyim Her tarafım ıssız Burda insanlar soğuk Ne yana dönsem Bir titreme vuruyor vücuduma Korkar oldum Seni özledim MARDİN Yakındır gelişim Ya gerçekliğiyle, ben geleceğim Ya da ölümün bütün çıplaklığıyla cesedim gelecek Şimdi kendine iyi bak MARDİN’nim Sen de hep bitiyor bu özlemler..... |
Güzel düşüncelerin mahsülü olarak yazılan şiir övgüye layık Mükemmel bir eser olmuş...
Kaleminize ve şiirinize coşkular sunarım…
........................................................................ Saygı ve selamlar..