2
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
944
Okunma
Avucunun içinde kar tanesi
yavaş yavaş ölürler
kırık dal yükü
pencereden saldırması kadar hızlıydı güneşin
erimesi belki bir öpüş kadar hızlı tenhada
beyazın ellerimde çözülmesi
ellerime yapışması ansızın bir soğukluk
bırakır sana kendini
Yakacıkta bir manav sergisi
işte öyle sere serpe
bir göz yaşın kalın bir halat
bir kıyımdan da ince
bazen
ağlama yavrum göğsümün orta yerinde
utanıyorum kendimden
utanıyorum bu mavilikten
kaç zaman oldu koparmayalı şu gelinciği
vecd eden şu adamları dürtmeyeli çok oldu
dönerken yeşilin üstünde toprak
ayakların aşınmayalı
yükselmeyeli çok oldu kanatlamayıp
bir ölünün gözlerine bakarak.
Mayıs’