ÇALDIM MÜHÜRLÜ KAPIYI...
Kur/u/duğunu biliyorum hem de çok net;
Tüm iç yangınlarım peşrevinde kül Peşinde nice kul: Cinayetin temsili resmi mademki şu şiir Beynamaz bir imgede mi takılı kaldı aklım da Peşine düştüm onca birikmiş gölgenin; Onca kıyım Onca bedel ödemişliğim. Zaman dedi; zaman andı Zamandan çalan dirayetin Zamansızlığın da izdüşümü Bir de pergelin izi Kâh yaftalanmış benlik kâh isi Tüm mahir bedellerin, Muaf tutulduğu karınca kararınca Karınca yuvalarında tutuklu Ölümlü telaşlarından arda kalan Nifak yüklü sancıların da izdüşümü. Hey, sen yabancı: Evet, sen! Gördüğüme kani görmediğime bin pişman Bebek ölümlü cumhuriyetlerin Yaralı düşü; Yine pejmürdeyim Yine şaibeli ölümümden sızan Sızı yüklü geçmiş ömrün Sırrına vakıf olsam keşke dediğim… Dünde takılı aklın da hükümranlığına sirayet eden Dökümünde yine ölü çocuk gelinlerin Saf tutan hangi mecra ise Kanamakla iştigal onca kayıp sicil. Şiir dökümlü nesirleri şiar edindiğim yalnızlık Mademki; Beyhude çöküşlerin beylik kelamı Sır sandıklarında sırlı aynalara bakıp da göremedikleri. Zannımca işgal altında şiir; Çöküşlerin nidalarını duyuyor musun peki, sen, şehir? Irgat düşlerde irin yüklü cahil imgeler; Tehir ettiğim mutluluğu sundu madem Mevla, Kapıp aşkı sevdayı Çaldım mühürlü kapıyı. Nadir bir efkâr her ıssızlıkta boy veren, Sonsuz bir meyyal yine suretinde aşkın Silik beyitlerin sindirdiği Kapı önüne koymuşluğum sair hikâyelerin Bedelleri ödemeye dair her daim. Ey aşka âşık gönülde O defolu yalnızlık: Sancağında hükümlerin Hiç mi düş görmezsin de Anlık bir beyitte serili ölümlü benliği Iskartaya çıkartan cehaleti de mimleyip Hülasa bir yorgunluk iken çalan yüreği Demli iç çekişlerin nizamında Bir de yankısında aymazlığın Ceberut hükümranlığında münafık şeytanın Artık hani durak ise Beklemeyi tehir ettiğim şaibeli ölümü Şirret fanilerin kılıksız cürümleri. |