Çıtırdayarak açılan ağaç yaprakları
çalı arasında kaybolmuş ayakların
duymadığın kokuların içinde
deniz uğultusu
gör bak karanlığı yaklaşıyor
ayak izlerin her yerde serpilip
damlıyor üstümüze




gör bu yoksul halimi
yağan yağmurlar eğri eğri doluyor
bayram yeri bu sokak
sanki
boş bir ev yankısı
inletiyor alnımı
kırışlanıyor alnım
yıllar.. Ah yıllar!
ömrümün kilometre taşı
kümbette ekmek sıcaklığı
kızarmış çocuk dizi
taze yoksulluk hissi
sabaha daha kaç saat var ?




Gör bak halimizi
sovyetten beri boş bir köy
ağaç dalları gaz maskesi
hayranlık derecesinde sivri bıçakları
ters dönmüş minareleri
Allahu ekber yazılı süngüleri
korkuyorum bu halden
yabancı ve uzak bize her şey
çatırdıyor çatlayarak şömine
yastık arasında kaybolmuş ayaklarım
görmediğim kokuların izinde
kurt uğultuları içimden geliyor aksine
nefretleriniz efendim nefretleriniz
yağıyor üstümüze.














’Nisan