Şu Eski Kol Saatim
Şu varoş sokağı sırtımdan
Yürüdün kırağı pabuçlarla Kışın aklını aldı adımların Koydu güneşin kasıklarına Şu eski kol saatimin akrebi, yel değirmeni tank mermisi gibi düşsüz Aydınlığın kara feneri Şu ölümsüz yaşayışımı inandırdım çiçeklere Anlattılar hayvanlara bana "körsün" dediler. Tavşanlara bağırdım Hırladım kelebeğe Papatyanın gırtlağına çöktüm iki elimle eğildim yapraklarına dedim ki "ben insanım." |