BAZI GECELER KARANLIK BİR ÖLÜMDÜ
Bazı geceler karanlık bir ölümdü
İkimizin hikayesine ne çok benzerdi Hiç bir sabaha kurulmayan bozuk saat Masada öylece dururdu Boncuklu gece lambasının yanında. O zamanlar göğsümü yırta yırta geceleri sayardım Takvim yapraklarını kırılan umuduma yamardım Bazen de köşe başındaki sarhoşun terkedilmişliğine ağlardım. Bozuk saat Boncuklu gece lambası Masada duran kirli ve kırık bardak /Masa ahşap/ Küf kokusu daha keskin bazı geceler Bağışla Küllükte birikmiş izmaritler gibiyim Ayrılığın katran kokusu sinmiş üstüme Gelsen utanırım şimdi. /Yollara küfrediyorum bazen Uzak denen o yerlere de Bir de kapalı havalarda öpüşen sevgililere/ Yağmurlar gecikti derken Göğsümün üstüne düşmeye başladı bulutlar Bu yaz çok sert geçti Sapa sokaklarda ikindi yürüyüşlerine başlamam bundan Kaldırım taşlarını saymak yerine Adımlarımı saymamın sebebi yok oysa Bazı yollar hep kendinedir bilir misin Ah der gibi Eyvah der gibi Ne çok yaktım kendimi bazı geceler Ne çok acıttım canımı Hiç bilmedin. Sonra amansız bir kışa teslim ettim günleri Şakaklarımda ölüme uzanan yollar gibi Beyaz bir yolculuk düşlemekten çok uzaktım Benim ki sana varmaktı Ecelim olan sana sevda diye bağlanmaktı. Mevsimler üşürken kapımda Ben geceye teslim ve hep yenik Hangi cepte ısınırdı artık ellerim İçimde kurt uluması sessizlik... Bazı geceler çok uzun Bazı geceler defalarca ölecek kadar uzun Bir pezevengin tesbih sesi geçti geceden bazen Gögüs uçlarında moraran hayata çelme takan Kahkahalar yırttı geceyi ardından Ben seni bekledim usulca Camın buğusuna yollar çizerek Bazı yollar hep kendinedir söylemiş miydim Bazı geceler tüm sokaklar beynindedir Acizliğin kahkahana karışan gözyaşındır bazı geceler... Necla Bektaş |