Değirmendeyim Baba !
Bilememişim baba!...
Ufkuma, konfetiler atmaktaymış ellerin, Hercai menekşeler açarken saçlarımda. Oysa, her yağmurda kızıla saklanırdı gözlerin. Sezgimden, yağmurlara gizlenirdin. Ahh!...tütün kınalı parmakların vardı, Bin çetrefil çözme telâşında. Dalıp dalıp giderdin ya uzaklara... Sıkışıp kaldığını bilememişim, Bir avuç suyla döndürdüğün değirmen çarkına. Anladım baba!... ’’Anladım’’ demem için seferber kâğıtlar Ve tekerrürde zaman yokluğumun mekânında. Söyle baba!... Nasıl çıkılır içinden? Nasıl çıkılır labirentinden hayatın? Bak işte, Sararmaya yüz tutmuş tırnaklarım. Yüzüm, aynalara eskisinden de dargın. Söyle baba! Artık takılır mı rüzgârın eteğine konfetiler? Aklarımın diyeti olurlar mı dersin? Döner mi yaşlarım? Ya telâşlarım...ya telâşlarım... Şimdi kış, şimdi boran, şimdi kar... En sağanağından karla karışığım. Dalıp dalıp gitmelerim var sen gibi, Değirmenim var döndürmeye çalıştığım. ’’Bilmiyorsun......’’diyordun, söylesene baba! Taşıma suyla kaç iklim devirdiğini, Nasıl dimdik yürüyebildiğini Ve kaç yakı eskittiğini nasırlarında. Ahh!...baba ah! Bu kış zor, bu kış çetin... Kendi yükünden acizken dizlerim, Üstelik un ufak olmuşken altında, Şimdi ben bu değirmeni nasıl, nasıl döndüreyim? Özlem Pala |
Taşıma suyla kaç iklim devirdiğini,
Nasıl dimdik yürüyebildiğini
Ve kaç yakı eskittiğini nasırlarında.
yine birkaç damla düştü yine tutunamayıp gözduvarlarıma..
ne söyleyim be kızım allah aşkına!