Kefenim Olurken
İnandığım her şey
Yavaş yavaş parçalara bölündü Önce senli anılarım Sonra gözlerin Öldükçe bedenim bıraktı seni sevmeyi Kalbimin küfleri içinde yavaş yavaş kayboldun Sen hala beni sevdiğini sanırken Ben çoktan kara trenlerin kirli vagonlarında Senin olmadığın şehirlere giderken kalbimi parçalıyordum Boğazıma düğümlenmiş yumruk büyüklüğünde ki beddualarla Mavi sabahlar griye dönüşürken Turkuaz renkli yıldızlar kaybolmaya basladı senli göğümde Aklımın alamadığı acıları yüreğime yüklediğimde Gözlerim çoktan bir bilinmezliğin hiçliğinde kayboluyordu Yaralı cesedimi örtmek yerine Anadan üryan bir halde kalabalıklar içinde yürümeyi deliliğime vermiştim belki de İşte o yüzden Azrail’e kızmam boşuna değildi Ben doğduğum günden beri beni kim gördü Hangi kahvenin eskimiş kırık bir sandalyesinde unutuldum ben Kimse kandırmasın beni Ne kadar uzaklara gitsem de Ben hala olduğum yerde kendi Cehennemimle baş başayım Yakası kirli gömleğim kefenim olurken Hangi kadının koynunda sabahladığım dan kime ne Sahi sevmek ölmekten daha mi güzeldi Yoksa ölmek sevilmemmekten daha mı güzel Artık zamanın da önemi yok Sevmenin de... |