Adem'in Elmaları
seviliyor zamanla açlık,
gözden çıkardığın ne varsa kıymıkta olur,hayatında duruyor dutluk ağacının altında orada öylece sessiz ve saki küçük elleriyle ekmeğin gölgesini taşıyor yorganın altına,lastik ayakkabılarına çelik cant kaplatıyor zengin çocukları ona biraz bozuluyor çıplak gövde sonra kar yağıyor ağaçlara ve babama kirpiklerimde üşüyor bazı bitler benim ayaklarım üşüyor bitlerin ayakları üşüyor diyorum ki; fakirlik bize özgü bir sanat değil bitler arasında da bulaşıcı bir salgın aklıma takılıyor sayıların cinsiyeti ve 2 ’nin neresinden işediğini soruyorum kendime,kendimin içinde bir beslenme randevusu gibi ormanlara dağılmış zengin bir geç kalış sana suyun asli görevi bizi gidermek değil sen daha güzeldin,annemden ve tek tuşlu piyanomuzdan sonra büyük kuşlar küçük kuşlara harçlık sıkıştırıyorlar gözümün önünde o zaman karar veriyorum ileride lazım olur diye kimseyi fazla öpmemeye yaşım 6 kurulandığımda 5 gösteriyorum annem altınlarını bozduruyor, ananem namazlarını bayram geliyor diye babamsa saatini bozuyor, yepyeni saati iki günde hemen nasıl bozuyorsa aklım almıyor o yaşlarda, annem harabatı diyor ben harabatıyı japon bilim adamı sanıyorum senle tanışana kadar. bayram geliyor insanların birbirlerinin ceplerini görmemesi büyük bir bahş Allah’a dua ediyorum insanların birbirlerinin ellerini tutması büyük bir imkan ne güzel çimlere uzanıyorum yanıma annem uzanıyor öbür yanıma babam el ele gökyüzüne bakıyoruz Allah’ım ne güzel bir şey birbirimizin rüyalarının birbirine karışmaması diyorum ardından babamın cebindeki delik doğuştanmış bunu öğreniyoruz sonra anneme gizlice yaklaşıp soruyorum anne bana da geçmiş midir diye annem merak etmeme mi söylüyor artık tıp çok gelişti’ olsaydı çoktan çıkardı . anneme sarılıyorum çime teşekkür ediyorum bu bayramda bizi ağırladığı için akşam oluyor babama binip evimize tekrar dönüyoruz... |