progresif düşlere girişacının kesik üslubunda kalmış sözcükler rayların nefret dolu gıcırtılarını çiziktirir kartonlara el greco karanlığı ve çırağ ışığı antik gecelerin ikonlarında yozlaşırken hızla beyaz ellerini öptürür o karadul yeniyetme kırkikindi ve yağmurun kuduruğu doğu tarafında hızla geçiyor toprak yollu mezralarımızdan yılkı bir atı yularından tutup ölüme tutuyoruz yüzünü ve evlerimiz kurganlara dönüşüyor mezarlarımızda uyuyoruz içimizin kristal galerilerinde solgun krizantemler açıyor soluduğumuz karbon ışıl ışıl dehlizlerde emekleyerek bağalarımızı kırıyoruz eski yolculuklarda kalmış sarhoşluk sapkın bir yarı tanrı elinden çıkmışçasına eski defterler, kaligrafik acılara gebe engebeli yılanlar deri atıyor sıcağımızda bugünün alınmış integrali dünü boğuyor kucağımızda bir harf, bir dert, bir kesik sözcük hıçkırıyor yaralı bir yırtıcının diyaframında ellerimiz kan içinde ve bu bayramı yüzümüze buluyoruz nereye kaçarsak o yönde, hep aksine kendimiz oluyoruz. |