Barışık ömürsünBilmem ki... Neden çok görürsün Özgürlüğümü alacak kadar hürsün Kapı kulun mu olmamı ister, kinaye içindeki dünsün Aklı dipsiz kuyuya teslim etmiş, zanna teslim olmuş gönülsün Aldırmazsın, bir lahza olsun sormazsın, bir gün insan yerine koymazsın ne kadar kendiyle barışık ömürsün Gözlerin... Şahit olduğu Onlarca olumsuzluklara Sabretsen, sukutu seçsen, hidayet dilesen İçin sızlıyor, neslin her geçen gün edebi terk etmesi ağır geliyor Ergen olan cinsiyet farkı bulunan, özgürlük adına salınan, umut bağlanan gençler naifliği, ve zarafeti kasten terk ediyor Okumak, öğrenmek, hak ve hukuk açısından pervasızlık, ukalalık her nasılsa artık sınır tanımıyor, hayasızlık diz boyu hastalık gibi yayılıyor Annelerin, babaların sözü geçmiyor, bir şekilde temin ettikleri zevkin, merakın hevesi için harcanacak veya bedel alınacak değerleri hesapsızlık uğruna feda ediyor Ben... Bahtıma küsemem Küsene de garazkarlık edemem Hakikatin ne olduğunu öğrenmedikçe sevinemem Ağlayan yüreğime rağmen kahkaha atmaktan kesilene gücenemem Her ruhun, sahip olduğu aklın ve zihnin bir geçmişi vardır bilmezden gelemem Her insan ecel vaktine kadar hidayete aday olan ikbaldir, bağnazlığı ve kalbi katılığı benimseyemem Katı fıkıh kurallarını ve Kur’anda olmadığı halde ceza kesmek isteyen, yargılamayı seçenlere anlayış gösteremem Mustafa Cilasun |