NesebiminSukut... İçinde geçen Ömrüme nasıl yanayım Derdi gamımla barışık olamaktan yanayım Her çileyi, meşakkati, cefayı ben kime bırakayım Bahtımın talihi için mi feryad-ı figana bel bağlayayım Veren Hüda dır nasıl ondan uzaklaşayım, zafiyetimden sadır olanın dersiyle ibrete kanayım Nesebimin banisinden devraldığım hastalık için mi ağlayım, o illetten habersiz genç yaşta göçüp gidenin yüzüne nasıl bakayım Sukut... Etmeliydim Mecburiyeti bilmeliydim Hissiyata değil, bilgiye göre hareket etmeliydim Her şartta tehdit eden zannı, ahmaklığı değil, aklı seçmeliydim Sabırla, azimle, metanetle, nezaketi, erdemi, ihlası gaye edinmeliydim Dinlediğim her düşünce sahibine saygıyı, tercih hakkının bulunduğunu bilerek dinlemeliydim Velev ki yollarımız ayrılsa, tartışma zemini oluşsa, muhatabım asabiyeti, hiddeti baz alsa teenniyle riayet etmeliydim Cehalet cür’et ettirir, hesapsızlık aklın, tecrübenin değildir, zan ve bağnazlık nefsi karanlıktır sabırla, sevgiyle cefayı göğüslemeliydim O an... Gelecek Günler, aylar geçecek Yadında kalan ne varsa sukuta çekilecek Tebessüm ederken, gülerken, kahkaha atarken için titreyecek Alıp götüren zaman yüreğine en yalnız anında hüzün zerk edecek Ah u zarın nüksedecek, kalbin ahengini kaybedecek, gözyaşların dinmeyecek Mustafa Cilasun |