Yağmurun ferağında çimlenirken ellerimÜstünlüklerin taze bir gülümsemesi/ Biliyorum ki yağmur en acısını yıkar En muhkem yerinden söker sevdayı Saman sarısı zamanlar gebe çaresizliğe Olgun yaraları yine katmer eder olgunluk Bir dilin eğesinde sürtülür ahlar/ Ahlar kimliksiz/ahlar fakir… Kaç kez ağız dolusu şarmutalar döküldü dilimden Dedim ki; Sen kadiften olgunluk Sen yaşlı buhran/ Siyahı çalınmış beyazın morun turuncusu Oksijeni bir bedenin can torbasından… Seni turunç bir bahçenin dallarında sevmek Hormonsuz meyvaların cidarında… Dil yangını buralar egosu kösnül gönül Ferağında çimlenir ellerim/ Ellerim kepçe Ellerim kazan Bir dilin derdiğini bir dil çözer Bir elin verdiğini görmezmiş diğeri… “Dilenci çaremin sonsuz kadını Gönül kuyularında Yusuf’um Yaralarım Züleyha…” Kandır beni! Memesini kaybetmiş bebeyim Anasını yitirmiş bala/ Kuru gürültülerde çok evrildim Yama tutmaz sokaklarım Perdelerim zarsız… Şimdi; Kana hasret bir damarın Soluğunda yıkıyorlar beni Avazım çıkmadan/ Terli yüreğim… Taze söğüt dalıyım/ Yağmurun ferağında çimlenirken ellerim… |
Şiirin konusu ve kurgusu mükemmel...
Beğenerek okudum…
Kutlarım…
……………………………….. Saygı ve Selamlar…