Kaç Artıya Denk Gelirdi EksilmelerimizSırtını döndü ya güneş bir kere Beklentim kalmadı artık bu şehirden Limanı da zamansız terk edince dalga kıran gemiler Bölünmüştü yollar ikiye; dursam ne olurdu, gitsem ne olurdu!.. Kim götürecek ki şimdi beni sana Ve kim taşıyacaktı şimdi seni bana Ayrılığın eşiğinde tüm duygular oldu yalan Bu şehrin havasını solumak ızdırap artık bana... Say ki, saklambaç oynadı şehir benimle Ve kayboldum ben bir med-cezirin sokağında Dövüşen deli dalgalar aldı beni kucağına Hem okşadı, hem dövdü ve sonra sevdi ardından!.. Saklanırken ben bu şehirden Bilmiyordum, kendimden mi kaçıyordum gizlice Yorulan duygularımın darboğazında Sıkışıp kalmıştım gerçeğin tam ortasında Çekilince denizin suyu adımı koydular perişan... Karanlığı ve hüznü giyinmişti O müphem şehrin kuytu sokakları Saklarken beni kendimden Utandı esmeye korkan rüzgar... Say ki, kaybolmayı seçmiştim ben Gök kubbenin altında, bir ağacın dibinde Karanlıkla buluşturmuştum kendimi Korkmuştum ve içim yanıyordu Soğumuştu şehrin güneşi Hem şehir üşüyordu, hem ben üşüyordum Kalmamıştı artık aklımla muhabbetim... Ne olurdu ki, bir ben eksilsem senden Ne olurdu ki, bir sen eksilsen benden Kaç artıya denk gelirdi eksilmelerimiz Uyanınca rüyadan gerçeğe... Rukiye Çelik 7 Şubat 2017 |