ANT İÇTİM...
Islak isyanlar yaralı kaldırımlardan kayan,
Ölümlü günceler yine yaraların sarıldığı Bir izlekte peyda olan kara ve çalımı yine inkâr bellediği Hangi yorgun kelam ise Sinmeye dair. Hüznü peşkeş çeken sevdalar, sevdalılar; Dokunaklı terennümlerin gamzesinde gizem Merhemi iken yanık kelamların Tuttuğum şeceresi Hele ki içimde günbegün büyüyen isyan Yine girdiğim günahların kefareti Uykudan uykuya ısmarladığım düş perilerimden Doğan bir ikram yine Sensizliğin sancısı: Kayıp surelerinde yüreğin Kaybolmamaya ant içtiğim ömrün güncesinde belki de. Seyrelen saçları kaderin Rüzgâra inat dipdiri bir selam Boyutsuzluğumun peşrevi; Çaldığım her yalan her hezeyansa Ölmeyi dilediğim gecelerin tutsağı Bir nebze de olsa uyutulmayı beklediğim o terane, Adsız konukların sansız yoksunlukları Yine boydan boya serildiğim hangi şiirse, Topladığım ayak izleri Kime ait olduğunu bilmediğim; Tetikleyicisi tüm selamı kesenlerden arda kalan O terennümde kaybolmuşluğum. Yine sefanın piri üç beş menkıbe Adını unuttuğum sevdalardan yüreğe akan Oluk oluk yaşlardan mütevellit bir pınar olsa da Kanadığım, Kandırıldığım hangi yalansa Yol iz bilmediğim bir aşkın pervazında Usulca beklerken. Hele ki tetikleyici yüreğin yine kınında saklı, Gözlerinde fevri bir rota, Sap dediğin sapmadığım; Sus deyip de susmadığım Ama susadığım öfkesi o metazori aşkların Belli ki ödediğim kefareti Ettiğim her boykotta Süzülen lime lime bir serenat Noksan kelamlarda nidalarını duyduğum, Sen iken gözünden sakındığım; Ben iken imkânsızlığın çeperinde En asil imge yine sevdanın izdüşümü. İlk ağızdan sessizlik; Mensur bir şiir tadında Gelmesini beklediğim ilham, Vazgeçişlerinden arda kalan son bir tükeniş Endamında hayatın cüz-i iradem Yine sol yakamda göğün iliştirdiği: Kâh bir elem kâh bir selam, Her bendine bilinmezin Saplanmışken aşk sancağından öte Huşudan sıza katre katre Yine yol yine yoldaş mademki her şiir sahibine, Yorgunluğun med-ceziri adeta Kaybolmaya yeminli isem Yine yüreğin nazarında. Bir nifaksa sokulan hayatla arama, Bir yalansa bedellerinin ödenmediği: Belki’lerle yorgun geçen bir ömrün tetikleyicisi Adeta zaman; Zinhar yalan, sen gönül bekçim, Sen ki sefahat elçim: Vebali ağır bilemezsin, Yankısını bir ben duyurum Öldürdüğüm düşlerimin. |