Bir Dağ Çiçeği İle Buluşsammasayı donat süsle gül ile vazoları mumları yak dağ tütsülü masallar bilen gözümün çeperinden düşecek kadar yakınsın şakaklarıma yalanlar söyle yanaklarım elma gibi utangaç dudaklarım nar gibi dolu hiç işitmediğim şarkılar söyle avutma ne olursun beni beyazla şişman adam çayına sinmiş garsonlar hesabı gözetliyor bu tavanda ki gölge kimin başım niye dönüyor biraz su ver acıklı olsun çivi çiviyi sökermiş yalan mı yoksa dinecek heyecanım nefesin nefesimi tanısa kalkma boyum boyunu bilmez kısası ruhum asansör dibi ısınsam biraz topuklarıma başından bir kaç santim aşacak gibi korkuyorum korkuların en zorudur bilmemek mesafeler azaldıkça çelişkilere gömülmek ben bir marangozun tahta bacaklı çocuğuyum ağır gelmez bana tamir edilmek ağladığıma bakma sırıtıyorum işte gülüşlerimi çaldı bulutlar anlamam karnımdan gülmeyi yağmur gürültülü alkışlar yanaklarımdan sildi gamzeyi o yetim bakışlı çocukları tanır niye böyle kalaylanmamış tas gibi somurtuyorum ki dışarıya çıkıp ışık toplamalıyım akşama kavuşuyor mey ve raks gün sevinçlerde yaz oyunun son dönenceleri küçük eğlence nede cesur imişim bu acı su iyi geldi be yüreğim tanrısına kavuşmuş gibi susuyor masalar sandalyeler nerede insanlar kirbit kutusuna saklanmış sigaralar izmaritler ve kül tablaları niye korkuttunuz beni böyle tekrar geçiyor üstümüzden nisan hep böyle titrerim bir dağ çiçeğiyle buluşsam. |