Sanma Ki Terkedildin
Kapı arkasında eskimiş ceketim;
Bir hırkam bir lokmam bir de sen vardın. Ekim öğlesinde uzattığım ellerim, Sıcacıktın,yumuşacık,birtek sen sardın. Ne fırtınalara ne tipilere dayandık. Islandık,savrulduk,mevsim hazandı. Hani, külhanbeyli yürürdük caddelerde... Gençliğimizde, ne kadar da havalıydık. Eskidik,yıprandık,yaralandık. Otobüs duraklarında,saatlerce Ne beklettik geleni ne uğurladık Gelen kaldı...giden giderken bıraktı kendini. Güldük de ağladık da ama sağlamdık, Hiç belli etmedik darlığımızı... Hele sen! sendeki mağrur duruş... Gururluyduk,saymadık mı insanlarımızı? Sevmedik mi doğanın suyu sevdiği kadar? Of!...neler geldi başımıza neler... En hini çıkmadı mı elli kere karşımıza? Sırtımızı hiç yaslamadık bir başkasına. Gün oldu,iki sandalyeyi kavuşturup, Uzandık...rüyalar kasabasına. Hayaller kurup kahkahaya gark olmadık mı? Yılları omuzlanıp, en halisinden, Yokuş aşağı yuvarlanmadık mı? Alaylı gözlere aldırmazdık hatırla! Hatırla...günbatımı sancılarını... Şimdi neden boynu bükük duruşların? Ah!...dilin olaydı da bin kelimeye dem tutaydın. Deseydin,hatırlayamadıklarımı... Ya da,hafızamın reddine uğrayanlarımı. Yanlarımızı boş bırakanlardan konuşaydık, Canlarımızı yakanlara kızaydık,kavrulaydık, Söveydik çamur sıçratanlara mesela... Nasılda karanlıktan korkardık değil mi, Titrerdik,sokulurduk birbirimize. Hiç bakmadık yüksekten,sakınırdık, Zaten hiç o kadar yükseğe de çıkmadık... Şimdi neden donuk donuk duruşların? Ah!...içime işliyor hicranlı bakışların. Yaşlandık,yıllandık,solduk,hırpalandık... Albümlere saklandı deli dolu anlarımız. Ne günler dizdik anılara,kimi yalpaladık. Ama sevgili!...ama hiç ayrılmadık... Şimdi neden sitemvari dalışların? Terkedilmek şüphesi mi bu karamsarlık? Sessizliğin sonsuz,sanki kör bir kuyu O halde bak gözlerime de, Bu ve sonraki geceler rahat uyu! Vefasızlar diyarından geçmedi bu kadının yolu Bil ki;anılar kokulu en güzel yerindesin... Kapı arkasında eskimiş ceketim, Seni eskiciye vermeyeceğim! Özlem Pala |