AKIL TUTULMASI...
Sonlar tutuklu bir günce bir matem,
Debdebeli bir çöküş aklın sınırlarında, Tokadın vesvesesi Yine ve yine akıl tutulması. İstikrarlı vazgeçişler, İmansız insan mı yandaş birbirine Tozutan coğrafyalarda can pazarı, Vebali bir keramet kadar da nabzın atmadığı, Yorgunluğun katmanı yine beyhude, Keza görmekten imtina ediyorsan Ne bu cüret ünlemlerin sığınağı adeta Mahremin anlık rükûsunda, Bir eksik bir fazla… Takılı kancanın ucunda son rötuşu yine Tanrı’nın, Asılı kalmaksa gök kubbede, Soysuzluğu vahşetin, Mecalsizliği ölü imgelerin, Kaynak yapmaksa aklı vicdana, Kaybolmuşluğun suretinde mi saklısın? Ellerinde hüzün birikintisi, Çağlayan bir çocukta asılı kalmalıydı oysa terennüm: Sıcağın katmanlarında esrikli soğuk kadar Mabedin devingen mahiyetteki serseri yorgunluğun, Az sonra kopacak kıyamet, demekse esefli yüreğin Kayıp tekeri, Bir muallim ant içmiş mateminde Saklı tuttuğu yetimleri, Bağdaş kurmaksa eleme en alası Yine süklüm püklüm tembihlediğim yüreği Mimlerken gök gürültüsü. Hanidir hazan, Ansızın sırtında kamburu aralığın, Kasım sonrası depreşen bir yangın Aralıksız tufanı devirdiği hangi milatsa Bin bir mihrakta asılı ikrar, Gönülsüz ölümlerde bağlı basiretin ahkâmı Desek de; Aykırılık pompalıyor insan hüviyeti, Satılmışlığın sefasını sürerken Böbürlenen dolambaçlı nice fail, Gök kubbede asılı oysa hürriyet, Mahremin ayak seslerinden uzanan boyutsuzluğuna Cinnet geçiren emsalsiz bir ırk yine Sefaletin Tanrısı. Bir köşede hidayeti kucaklayan sefaret Dip yangınları asılı yine nice coğrafyada Ve süklüm püklüm duvar izleri, Yana yakıla ağlıyor esaret: Devingen rötuşlar Bil mukabil cehalet: Yansıması mı acıların? Kimine zor kimine kolay, İndinde bir matem bir rahle; Soluksuz kalışların esefi yüklü oysa Bir ketum darbe insanın isyanı: Derinde çok yüzeysel, Yüzey denen neye mi delalet: İnkâr etme cakanı, Teğet geçen saflığın kırık sol kolumu yoksa Kucaklamaktan acizsen; Kınında ahkâm yürek hepten serkeş, Dirilen bir bukle de olsa vicdana teyelli, Ansızın ölmeyeceğin ne malum Söyle insanlık? Pejmürde istifli rotalar, Nasıl bir hengâme oysa kaderle tokalaşan Debdebeli hüzünler: En mahremde tutuklu serzeniş, En yoksunda mevcut varlıksız terennüm: Yine de saf tuttuğun o istikamet Yol yakınken serbest bırak vicdanını; Geç olmadan sar sarmala mazlumu, Yarına da kalmaz yanında da Ey mendebur illet Ki tekerinde ne yoksun ne sonsuz, Kınında biteviye görünmez sandın değil mi? Hidayetin kucağı, Matemin uyruğunda körebe oynayan Rötuşunu yaparken şeytan. Mücbir yangınlarda ölmeyeceğin ne malum Yeter ki çöz zincirlerini, Çömel en yakınına inancın, Görmezden geleceğini de sanma Sona adım adım ilerlerken de yüzünü dönme, Öde borcunu hadi. |