ÖZLENMEYENE
Hüzünlü bir sonbahar akşamı
Fonda devrik cümleli bir duman şarkısı ve Sıcak şarap eşliğinde yazmıyorum bu satırları sana Aklımda sen de yoksun üstelik Ne diye düşünüp durayım ki geçeni biteni İnanma acı çekiyorum dersem Püsküllü yalan Uçurtma yapabilir çocuklar yalanımın ışıltılı kuyruğundan Önümüz fazlasıyla kış Yenice bir de ameliyat kesiğim var Nerden bileceksin Haber vermedim Vermeyi de düşünmedim zaten Soğuklarda sızlar Ayağını sıcak tut diyor yaşayanlar Giyiniyorum işte lahanagillere taş çıkaran görüntümle Biraz telaşlı biraz korkak biraz şarlatan Soğuk her yer soğuk Evlerin dışı ağaçların çıplak bedeni Bulvarlar ve kıyılar Kedilerde kayboldu bu aralar Tiz bir metal sesi dolanıyor Karşıdaki parkın oyuncaktan tenhalığında Çocuksuz sohbetsiz Manzara iç sızlatanlardan Fark ettin mi bilmem Önce kuşlar terk ediyor bu memleketi Ahali daha şakalaşırken mevsimin son cilvesiyle Anlamadan onlar Terk etti bile buraları hem bahar hem yaz Kelebeklerde yok Yok manzarada dolandıkları çiçekten derme kırlar Haberleri duyarsın değişmeyen makamından Gündemi kayıp ülkemin en önemsiz hallerini Tivilerin ana haber ekranlarından Kazalar yangınlar Zehirlenenler çöpten ekmek toplayanlar Soğuktan donanlar Kimine onlarca düşer Sığınacak duvar bulamaz aynı ırktan çoğalanlar Sözüm ona kederde bir milliyeti kütükte yazanlar Hep aminler çok aminler Terane aynı terane Ta çocukluğumdan Bu karda kışta Bu köpek barınmaz sokaklarda Evi barkı,giyecek hırkası olmayana yardım et Allahım cinsinden Dualar dualar Sanırsin ki yardım dağıtıyorlar Göğün yedi kat üstündeki oksijensiz karanlıktan Yakalayamamışsın bir beşeri ademi göz hizasından Medet umuyorsun Bumerang tarzı duyarlılığınla manevi dünyalardan Dua karın doyurmadı bilirsin sende Şimdiye kadar Gecedir bu gece Karanlık Alel acele yırtıyor sessizliği dehşetiyle bir ambulans Hep titrer içler uzak tarafından Hatırlarsın Ateş düştüğü yeri yakar der atalar Muhtelemen duymuyor kulakların Ve görmüyor gözlerin Zaten bana ne ki aman Gürültüler sağır Sessizlikler geveze olur her zaman Hesaplarıni kapatalı çok oldu değil mi Sen ki hatırımda kalmayan Ne vereceğin var ne alacak Bende de aynı durum Huzurlar gönderemiyorum sana bu maddesel dünyadan Şimdi ne diye bu serseri vicdan Kış üstü Tenhayken sokak ve geceyken üstüne üstlük Takılıp rüzgarın acımasız kollarına Kör bir avcı bıçağı misali dönüp duruyor yüreğimin hafızasında Kanatıyor yine kanadığı tüm anılardan Sana değil selamlarım Sensiz kalan ömre hiç değil Duyma sen yine Terazinin kolları hep olduğu gibi Tıpkı bıraktığın gibi Gözleri kapalı o isimsiz tanrıçanın yorgun bileğinden Dengesizce sarkmakta boşluğa dokunmadan Eşitlenmedi ki en yaman zaman Dramatik öyküler yazılıyor fi ’den beri Şimdi neden niye olsun ki adalet dediğin yalan Sanmaki unutmadım Sanmaki anıyorum seni Aşk dediğin Dokunamadığımız gökkuşağı gibi Çok renkli mistik bir masal Yine de Gönül borcum bitmez sana Dostluğuna çocukluğuna İstanbul sinmiş insanlığına Ekmek gibi,martı gibi,simit gibiydin bana Basit ve sıradan Ama öyle insan Sadece insan Ve hiç özlemiyorum inan Sadet YILDIRIM |