SUSKUN DUDAĞIM
İsmini sayıklıyor, yine suskun dudağım
Yine aylardan Kasım, yaprak daldan düşüyor Yakın da kar da düşer, soğuktur gönül dağım Saranım mı var benim, bak yüreğim üşüyor Ayrılık rüzgârı var, yanıltmayan his gibi Aşka mahkûm edilen, gönülde hapis gibi Karamsarlık çöküyor, dağılmayan sis gibi Ne talihsiz kulmuşum, dert boyumu aşıyor Bilsen nasıl özledim, sevgiyi bölüşmeyi Her insan zevkle yapar, gülmeyi, gülüşmeyi Koşulsuz istiyorum, yâr senle buluşmayı Niye vuslat gelmiyor, aklım buna şaşıyor Yıllar sonra beğenip, can cananı bulmuşken Hep el ele, göz göze, sevgili de olmuşken Hele ki mutluluğa, böyle ramak kalmışken Ömrünün baharında, neden hüznü yaşıyor Akıp giderken zaman, hicrandan yürek sızlar Özlemler çiçek açar, boşa gider avazlar Bülbüller serenatta, meşkteyken bütün sazlar Benim zavallı gönlüm, hep çileye koşuyor Sevdim diyorsun amma, sevildiğin bilmedin Gözlerimde ki yaşı, bir gün olsun silmedin Gün, ay ve mevsim değil yıllar oldu gelmedin Eyüp’ün sabrı olsa, isyan edip, taşıyor Ne hayal ne rüyada, cananın gözleri yok Ruhumu okşayan yok, o tatlı sözleri yok Kaldırımlar bile boş, bastığı izleri yok Lüzumsuz yanıyorken, gönlü közde pişiyor Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |
Benim zavallı gönlüm, hep çileye koşuyor
gerçekten çok hoş bir şiir olmuş üstad.Beğenerek zevkle okudum