Arkadaşım Bira
Bizim Ahmet diyorum, yani namı diğer Ahmetçik…
kaytan sol bileğinde sağ elinde bir ucu bir ucu dişlerinde savurup atıyor serpme yayılıyor çöküyor kurşunlar biliyorum ahmet ustadır bu işte Dere derin. Dere serin. Akıyor. Kayalara çarpıp köpürerek ve gürüldeyerek… ahmet çekiyor serpmeyi var mı ahmet yani balık diyorum aklı işinde yani serpmede cevap vermiyor Bakıyorum dört gözle. Kefal çıkıyor, gümüş çıkıyor. Kızılkanat. Ama bıyıklı yok… miryana diyorum ahmete yani bıyıklı aga diyor ahmet zamanı değil Ayıklayıp atıyor bana; kefal, gümüş, kızılkanat. Doldur aga diyor, kovaya… bir kere iki kere üç beş yedi on yedi atıyor aynı biçimde çekiyor aynı şekilde Sonra yoruluyor Ahmet… dere derin su serin hava sıcak çıkıyor kenara ahmet bira diyor bana termos derin biralar serin Açıp veriyorum bir tane. Birkaç lık çekiyor, sonra şişeyi indiriyor. Gözleri gülerken; “gözünü seveyim bunu icat edenin” diyor. Bense; .ikeyim ecdadını(!) Diyorum ama yalandan tabii; Ahmet bunu biliyor… "Keşke çay olsaydı içtiğiniz veya ayran." diyenleri duyuyorum. Duyuyoruz. Sağır değiliz elbet. O da var onlar da ama derenin öte yakasında. Ne onlar karışıyoruz bize, ne de biz onlara. Yalan mı Ahmet?" LaTekmen. 11/Ağustos/2016 Lazengrat |