NE HAKKIN VARDI
Cennetimken bana cehennem olup
Kül etmeye beni ne hakkın vardı Gövdesine küsmüş hepten kupkuru Dal etmeye beni ne hakkın vardı Oysa inanmıştım verdiğin söze Setleri döşedin çıkarken düze Sevgiyle bir zaman baktığım yüze El etmeye beni ne hakkın vardı Sendin o vefasız ömrümü çalan Şimdi yüreğim de kara kış olan Boynumu bükerek elinde solan Gül etmeye beni ne hakkın vardı Kalbime oturdu koca bir boşluk Sevdan yüreğime etmiyor eşlik Feleğin cevrine iki kuruşluk Pul etmeye beni ne hakkın vardı Derdinle kederi ruhuma karıp Hicranı gönlüme bahtıma sarıp Üç günlük dünyada garipten garip Kul etmeye beni ne hakkın vardı... Gülseren MORKAN 11/11/2016 |
Konuşarak ifade edemediklerimizin bahsinde yazmak imdadımıza yetişir.
Hissettiğimiz duygular, yaşadıklarımız, amaçlarımız, acılarımız bu vesile ile yazılarımız insanlığa ulaşır.
Şair sevdiğinin duru güzelliğini,
kalbini öyle mukaddes bir yerden seyrediyor ki kelimeler tıpkı
Orhan Veli’de olduğu gibi kifayetsizleşiyor.
Sevgiliyi anlatmak için çıktığı bütün seyahatlerden eli boş dönüyor.
Anlatamamanın bahsinde kıvranarak bambaşka sularda kulaçlar atar yüreğimiz.
işte böylesi bir ahval ile şair kalemini konuşturmuş,
yürekten tebrik ediyorum.