O GARİP MAHKUMParmaklıklar ardında, bir garip mahkum Takılır aklı döner hatıralara Hiç suçu yok ama bir suçlu gibi, Sorgulanır yargılanır o garip mahkum Dışarda aç susuz evlatları var… Onları yokmu evine alan? Bir tas çorba sıcak bir oda… Dindirir açlığı soğuk havada Diye düşünüp ağlar o garip mahkum Kendini düşünmez, hasta olsa da… Onun güneşi, hiç doğmasa da Karanlıklar onu bırak masada Yüreğe gem vurur, o garip mahkum Dinmez oldu acılı sızıları Sönmüş yüreğimde tüm umutları… Yok olmuş artık onun yarınları Gözünde tüter öksüz yavruları Döner dururlar hep hayalinde… Kıvranır acılarla o garip mahkum Sabahat Çelik |
Konuşarak ifade edemediklerimizin bahsinde yazmak imdadımıza yetişir.
Hissettiğimiz duygular, yaşadıklarımız, amaçlarımız, acılarımız bu vesile ile yazılarımız insanlığa ulaşır.
Şair sevdiğinin duru güzelliğini,
kalbini öyle mukaddes bir yerden seyrediyor ki kelimeler tıpkı
Orhan Veli’de olduğu gibi kifayetsizleşiyor.
Sevgiliyi anlatmak için çıktığı bütün seyahatlerden eli boş dönüyor.
Anlatamamanın bahsinde kıvranarak bambaşka sularda kulaçlar atar yüreğimiz.
işte böylesi bir ahval ile şair kalemini konuşturmuş,
yürekten tebrik ediyorum.