Öl(g)ü
gözlerini açtı,
kendisini cehennemin bir basamağında bulmuş gibiydi. altı ateş,üstü de.. düşüncesinde aydınlık bir şehir çakmak gibi yansa da, yaşadığı tam aksiydi. kırlangıçlar uçuyor ise de, pencereden gökyüzüne bakacak dermanı bulamıyordu kendisinde. zira gözleri birer okkalık iki ayrı torba gibi sarkıyordu, kirli,nefti renkli zemine. öldüm mü ? diye mırıldandı dudakları,aklından bağımsız. yoklayacak oldu ki eliyle kalbini, her defasında ıskalamaktan yorgun düşünce, yataktan aşağıya bırakıverdi istemsiz. gökyüzünün ağır adımlarla geceye yürüdüğünü, akşamın çökmesinden dakikalar sonra ancak farkedebildi. üşüdüğünü hissetti. bir morgun içine bırakılmış, öldü zannedilmiş bir hasta olma hissiyatı belirdi bir an içinde. kapı aralığından sızan ayak sesleriyle irkildi bu düşüncesi. kim var orada ? saatler geçti, hiçbir ayak sesi kapıdan içeriye girecek kadar yakınlaşmamıştı. bekledi,bekledi.. pencere kenarında süzülen gelinciğin gölgesi, duvarda vahşi bir yaratığı temsil ediyordu. aldırmadı. kuvveti olsa o anda kalkıp tüm şehri koşarak ardında bırakacaktı. bir anlık sinir harbi! pencereden girip,sol kolu üzerine beyaz bir macun gibi yayılınca ayın sönük ışığı, biraz olsun umutlandı. hayat hala yaşanabilir mi? bir öyküde olduğunu düşündü. ’bu yaşam değil, ben bir karakterim, ve yazar burada beni yaşatmak için bir şey yapmıyor! ölmek için genç bir kurban, böyle bir hikayede yersiz bir karakterim. benim ölüm hikayem bu olmamalı. nihayetinde bir ölüm,bir hikaye olmamalı! ben öldürülmek üzere seçilmiş bir ölümlü, taakatim kalmayıncaya dek yazılacağım. sonra bir satırda öldü diyecekler benim için. işin bitti! .. uyuşuk bir gecenin ardından aydınlık bir güne uyanmak.. ayaklarının uyuştuğunu, hafif kımıldamalara bile artık gücünün yetmediğini anladı. yüzündeki donuk ifadeyle yüzleşir gibi oldu, ama bomboş,loş bir duvara baktığının farkına vardı. ölmediğine sevinse miydi, yaşadığına üzülse mi ? bu ekşi bir soru cümlesi halini aldı onun aklında. ölseydim, hikayemin sonunu bilemeyecektim, ölmek bir karakterin sonudur, hikayenin değil! - abdullah cemek |
Başarılar