Göçük
Burda
Çıplak ayaklarla akşamki yağmurdan kalma bir hayal kırığı birikintisinin tam ortasında Yazarken zor okurken sıkıcı Burnundan girip kalbini boğmuş cellat Ya da Kalbine girip burnundan getirmiş ... döngüsel metaforlar yığınlarca geceyi Boş bir levhaya eviriyorken Belirsizlik boynunda İnce çizgi keskin derin bir anekdot Kimsenin dilinin ucuna gelmeyen Benim aklımdan çıkmazken Uykunun göğsünü karalarım En yumuşak kara kalemle İstersem orantısız kalırım İstersem hiç... Ekimin eylule kıydığını sananlar kadar hüzünlü Olmalı avurtları içine göçmüş ihtiyar kader Burda işte yukarıda dendiği gibi çıplak ayak Soğuk sokakların ihanetinde Bir kaç meftun araklarken Gözleri dilleri akılları bağlılar gerçeğe uc adım uzakta ölebilir Sakin olun kimsenin umudunu yeşertmeyin Gezegenin kaçıncı boyutuysa artık Herkes bir saksının dibinde şimdi Burda En son dediğim gibi Çıplak ayak... hiç olmaklığımızı kimden duyduysak orda... |