Gece sis kaplar göğsünü boydan boya havada toprak rengi bir koku hakim ısıtaç aydınlatır geceyi belli bir süre sonra eriyorsun karşımda sonra arkanda bir yükünçlük görünüyor alnımda bir arzu belirtisi tenime gebe kalıyor tüylerim büyüdüm sanırım oysa böyle düşünmemiştim
gece gün düşmez çadırımıza bir atın boynunu öperim,kızıl yukarıda bir şeyler var,hemen üstümüzde sıçrar at yerinden,büyük bir adımla ben de ömür boyu bunu düşledim ne zaman gözlerimi diksem sis ile kaplanıyor boydan boya toprak kokusu alıyorum
1984 kasımında sisli bir Moskova hemen köşede votka ile ısınıyor iki genç iki bina birbirine dayamış sırtını geceye gün düşmüyor inat edip içimde bir ben daha var bazen benden ayrıldığı da oluyor kuyruklu S’ler çiziyorum gökyüzüne kayıyor altımızdan yer zikir eder gibi sallanıyoruz niyetimiz bu değildi.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sis şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sis şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İçimde ikinci bir ben!!! İçimizde ki ikinci benle zaman zaman kavga ederiz hepimiz. Ya da ters düşeriz kendimizle üstat. Bir yanımız yapmak ister, içimizde ki ikinci ben engel olur. Kavgalarımız hiç bitmez. Ya da söylemek isteyipte söyleyemediklerimizi içimizde ki ikinci hatta üçünçü kişilerle tartışırız. Ruh halimiz işte kendimize bile düşmam. Kaleminizi kutluyorum. Beğenerek okudum. Yüreğinize kaleminize sağlık. Saygılarımla
1984 kasımında sisli bir Moskova hemen köşede votka ile ısınıyor iki genç iki bina birbirine dayamış sırtını geceye gün düşmüyor inat edip içimde bir ben daha var bazen benden ayrıldığı da oluyor kuyruklu S’ler çiziyorum gökyüzüne kayıyor altımızdan yer zikir eder gibi sallanıyoruz niyetimiz bu değildi.
Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cigaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya...
Ahmed arif'in en sevdiğim şiiridir.Çok güzel bir iç bunalım yaşar ve yaşatır..
gece gün düşmez çadırımıza bir atın boynunu öperim,kızıl yukarıda bir şeyler var,hemen üstümüzde
Şiirde çok anlamlılık hakimdi bunu seviyorum tabii ki.İlk önce şuradan başlayayım verdiğin şeyler Rus Edebiyatından yansımalar gibi o iç bunalım iç tartışma iç mahkeme ve iç konuşmaların dışarıya başka bir kıyafetle yansıması gibi. Kurmaca olan edebiyatın hakkını veriyorsun ilk önce bunu söyleyeyim 1984 de daha dünyada olmadan bir nevi Moskova'nın iç yapısı ve şehir düzeni hakkında azıcık da olsa doğru bir karar vermen bu kurmacanın içinde gerçeklerin barındığını gösteriyor.
Esas konu ise son üç dizede kendini ele veriyor zaten adını koymak zor gibi bunun ama şöyle özet geçeceğim;Allah korkusu,ulaşma isteği ama bunun uğrunda bir şey yapılmaması arada bir gelen istekle bir kaç ibadetin işlenmesi gibiydi son dizelerin.Niyetimiz olmadan da olsa..
Şiiri çok beğendiğim için bu kadar uzattım ayrıca yükünçlük seccade demek ısıtaç ise lamba öz türkçe de bunları kullanman ufak bir jest gibiydi.Çok beğendim.
şiirinizi okurken duvarda durdu bir şeyler zaman durdu mesela insanlar durdu gittikçe uzayan yollar savruk rüzgarlar ve ben sonra içimi gordüm koridorlarinda koştum kalbimin nefessiz sonra bir siren biraz duman
umduğu gibi değil dünyası insanın aslında niye de beklentisi olur ki
Bir cümlenin götürmekten öte koşturduğu bile oluyor iç dünyada. Her şey aynı biliyor musun değişen yok gibi ilk filozof da böyle yaklaşmış ve açmış felsefenin kapısını durup düşünmüş değişen bir şey yok diye sonra bir şey bulmuş sadece değişmeyen tek şey su demiş doğru bir yaklaşım mı bilemem ama çığır açmış.
Saygılarımla