O ESKİ ŞEHRİ BEN, NE ÇOK ÖZLEDİM
Sabah uyanırdım
Neş’e içinde Fırına koşardım ekmek almaya Dumanı üstünde sıcacık ekmek Tereyağı ne güzel de kokardı Sokaktan geçenin sesi duyulur Simitçi, poçacı Sütçü Yoğurtçu Ne korna sesi var Ne de gürültü Sessizliği bile nasıl özledim Simitçi, yoğurtçu Yok bu şehirde Adımım atınca Evden sokağa Günaydın Ahmet dede Günaydın bakkal amca Günaydın Fatma teyze diyorduk Yüzlerde tebessüm Hep gülüyorduk “Nasılsın” diyordu onlarda bana “İyiyim” diyordum seviniyorduk Selam alır Selam verirdi herkes Komşular, komşuya “çaya gel” derdi İzzeti ikramı, herkes severdi Tatlı dil Güler yüz Yok bu şehirde Akşamları bekçi vardı sokakta Arada bir de Düdük çalardı Yabancı birini görse Durdurup Gerektiğinde de kimlik sorardı Güvenliydi sokak İş yeri, evler Her yerde Mısırcı, börekçi olur Turşucu yanında yerini alır Faytonlar geçerdi taşlı yollardan Her yerde bir çeşme Geçmişten gelen Yazlık sinamalar dolar taşardı İnsanlar doğal ve güzel yaşardı Ne bahçeli evler Ne, çevlik bahçe Turşucu Börekçi Yok bu şehirde Geri verin bana Geçmiş, dünümü Evleri betondan, her şey yapmacık Ne “hayırlı Cuma” ne “selamlaşma” İnsani hasletler Yok bu şehirde Düne her bakışta yandım Sızladım Ben o eski şehri nasıl özledim. Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |