Saçlarını özlüyorum örgü aralarında sert gülüşlerini barındıran at çıkarır boynunu pencereden rüzgar okşar yelesini anlayamaz seni kimseler ne kölesi olduğun evin sahibi kokar bir sabun,sıcak bir banyo öncesi buharlaşır duvar akşam üstleri yaklaşıyor yarın olmasını bekliyorum
çocuklar koşturuyor bıçak üstüne,biler gibi ayakları keskinleşiyor adımları kısalıyor sana gelmek,seni özlemekten daha zor önce beyazlaştığını düşünüyorum teninin aslında ellerim soyuluyor tekrardan sen bunu fark edemiyorsun
bazen gitmenin de geldiği oluyor içime en son kahve içtiğim yerde bir kez daha bulunacağım şapkamı önüme alarak izlemek istiyorum olan biteni kim haklı kim haksız düşünmeden sadece bunun için sevmedim seni.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Örgü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Örgü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiir kıyaslamayı sevmem ama gerçekten edebiyat dünyasında kayda geçecek güzel şiirlerin var boşa kürek çekmek ya da arabeske dökmek çoğu yazarın ya da yazarcığın eksiği ama böyle güzel eserler gün yüzünde kalıp yitmez diye umut ediyorum.
Şiir güzel şey hem de ne güzel şey sende bir şeyler yoksa bile yaprağın dökülmesine yazabilirsin ama bu ne yazmaktır oturup kağıdın başına düşünmekle olmuyor o yüzden sıkmak gerekiyor kendini az da olsa bunun için yaşamak gerekiyor sonrası zaten geliyor neyle yatıp kalkarsan o oluyorsun körle yatanın hikayesi gibi..
Yolun tam olmasa da başında sayılırız ama şimdiki zamanlar 20 yıl sonranın temeli olacak temeli de iyi atmak lazım o yüzden her zaman büyük düşünüp büyük yaşayalım.
Sende ikinci yeni havası var fazlasıyla sanki o adamlardan o insanlardan birisin o hava hala sürüyor o yeni aşk çağı hala devam ediyor gibi sende çünkü modernleşen dünya da aşk da nasibini aldı artık keskin şiirler ve derin imgeler var bunun ötesine gidemiyoruz gitsek de daha fazla derinleşiyoruz bunu aşmayıp bu yolda kalman eskiye sadakat mı yoksa eskiyi beğenmen mi yoksa yeniye olan karşıtlığın mı bilmiyorum ama adını bir gün kazıyacaksın edebiyatta bir köşeye buna inanıyorum çünkü 20 yaşında böyle şeyler doğurman acıların eşiğinde acıları tatman gibi gerçeklerini yaşayınca kim bilir neler çıkar.
Gülün tam ortasında ağlıyorum Her akşam sokak ortasında öldükçe Önümü arkamı bilmiyorum Azaldığını duyup duyup karanlıkta Beni ayakta tutan gözlerinin
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum İstasyonda tiren oluyor biraz Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum Her nasılsa sokağa düşmüş Kolumu kanadımı kırıyorum Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
CEMAL SÜREYA
Bu şiirde sende varsın senin şiirinde de bu var ve bunlar gibileri hiç bitmeyecek,bitmiyorlar.
Buse Taşcı tarafından 10/23/2016 2:36:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Daha önce yapmadım diye hatırlıyorum ilk defa etkin yorum seçtim çünkü ilk defa bir yorumu kendime yakın gördüm.İlk paragrafta belirttiğin gibi her şey naklen aynı şekilde düşünüyorum bu ömür boyu da değişmeyecek. Umarım daha da etkin eserler verebilirim bunu çok istiyorum çünkü edebiyat farklıdır,yol vericidir.
Bir çiy tanesini yudumlar gibi
İmkansıza özenip
Dağınık kalan masanın üstünde ellerim soğuk
Buz gibi soğuk
Küskünken titrememeyi senden öğrendim
Vedasız kalmayı gitmelerin ardından
Farzı muhal...