AYNI DEĞİL
Ne paylaşacağım senle; neye çözüm bulacağız?
Sen zulmetsin; bense nurum; hiçbir niyet aynı değil. İki laftan sonra kesin, yaka paça olacağız. Ne ahiret ne dünyada aidiyet aynı değil. Benzeşmiyor değerlerin; ortak değil hiçbir paydan. Hangi derde ilaç oldun; insanlığa nedir faydan? Bilirim ki vazgeçmezsin, tövbe edip, kötü huydan. Edep, düstur dergâhımla yoz cemiyet aynı değil. Dededen haşhaşi soyun; vampire denk bir alçaksın. Zen sutrası, Siyon Zodyak, haç nakışlı bir kolçaksın, Dört mevsimde yağlı çamur, iflah olmaz bir balçıksın. Sütün, kanın, mayan bozuk; öz variyet aynı değil. Ta geçmişten geleceğe kin taşımış hep genlerin. Yalan, riya, sözden cayma vazgeçilmez üçgenlerin. Kalpsiz akıl, inkârcı ruh, tavan yapmışken “en”lerin, Anlaşmamız gayrimümkün; hassasiyet aynı değil. Gökten altın yağsa, yine, yağdırana küfredersin. Dolduracak küp kalmasa, hâlâ, “Daha yok mu?” dersin. Hümanistlik okulunda yere batsın “dogma dersin”! Gül Nebi’nin öğrettiği hüsnüniyet aynı değil. Sen yangınlar çıkartırsın; ben cehennem söndürürüm. Sen hak yoldan saptırırsın; ben cennete döndürürüm. Sen şiddeti çoğaltırsın; ben acıyı dindiririm. Yüreğimde taşıdığım mesuliyet aynı değil. Gölgen bile bana züldür; varlığın hiçliğe eşit. Her duruma müsaittir, maskelerin çeşit çeşit. Kabil bir Habil’e kıysa, Allah hibe eder bin Şit. Biri leştir, biri şehit; cana diyet aynı değil. Vatan, millet, bayrak aşkı kutsalımdır din gereği. Sana göre bütün bunlar, Yağma Hasan’ın böreği. Mezarlığa çevirirsin ele alınca küreği. Ben yaparım; sen yıkarsın; medeniyet aynı değil. Mücella Pakdemir XXX |