KINALI GELİN*
Bir dağın yamacında yalpalanıyordu yalnızlığım,
Yağan kar’ın hırçınlığını kesiyordu zemheri yağmur.. Hicran yarasını unutturan kınalı gelin Keskin bıçak temizliyordu karanlığın acı yüzünü.. Geçtiğimiz yolun kınalı gelini Eylül, Berrak bir içim su gibiydi yüzü.. Devasal hücrelerimle sana geldim, Kavuşmak istiyorum sana ait tüm özlemlerime.. Martıların sesiyle, kuşların cıvıltısıyla, Gökyüzünün o eşsiz aydınlığıyla Mavilikler içinde, mükemmel bir dokunuşla, Yaşamak istiyorum her hücremde seni kınalı gelin.. Uçurun uçurtmaları gökyüzüne, Şenlensin her bir yanımız.. Eksilmesin yüzümüzden gülümsemeler, Aydınlatsın gönülleri, içimiz huzur bulsun.. Damarlarımda akan kandasın, Bitmez hasret rüzgarların Bir Eylül günü, saat on biri gösterirken, Yine uzakta, yoksun yanımda kınalı gelin... Mehmet Öksüz / Eflatuni Mısralar |