O KERVANDA BEN DE OLSAM NE VARDI
O KERVANDA BEN DE OLSAM NE VARDI
Hicaz yollarında ey kutlu yolcu! O kervanda ben de olsam ne vardı. Hakk’ın misafiri, ey bahtlı yolcu! O kervanda ben de olsam ne vardı. Ayrılık ateşi yakar sînemi, Hasretle beklerim o kutlu demi. Kaynağında içer idim zemzemi, O kervanda ben de olsam ne vardı. (Nakarat) Atmak için günah yüklü heybeyi Gözyaşımla yîkar idim tövbeyi. Doya doya seyrederdim Kâbe’yi O kervanda ben de olsam ne vardı. Ravza’da gözyaşım dönerdi sele, Hasretimi dindirirdim Resûl’e. Yoluna kurbanım, babında köle, O kervanda ben de olsam ne vardı. Hazreti Mevlâ’ya ederek niyaz Cennet Bahçesi’nde kılardım namaz. Umutlara tututunurdum bembeyaz, O kervanda ben de olsam ne vardı. Nur Dağı’na çıkar, huzur bulurdum, Sevr Dağı’nda kokusunu alırdım. Mümkün olsa ebedîyen kalırdım, O kervanda ben de olsam ne vardı. Arafat’ta ölür idim ölmeden, Bensizliğe bürünürdü bu beden. Uhut’a da uğrar idim gelmeden. O kervanda ben de olsam ne vardı. Benliğimden sıyrılırdım Mina’da, Kaybolur giderdim kutlu manâda. Belki bir pay düşer idi bana da, O kervanda ben de olsam ne vardı. Nefs atından kurtulurdum say ile, Yücelirdim sabır denen yay ile. Arınırdım “eyvah!” ile, “vay!” ile O kervanda ben de olsam ne vardı. Kucak açmış, bekler iken ol Nebî Aşka düştüm Veysel Karanî gibi. Derdimin dermanı Sen’de ya Rabbi. O kervanda ben de olsam ne vardı. Fikret GÖRGÜN |