Eylül’e Selam Sana Merhaba!
Bugün sen geliyorsun
kaldırımların tozunu alarak pervazelere yapışmış perdelerin sızısına dokunarak unutulmuş çiçeklerin ruhunu okşayarak! Belli ki sen geliyorsun göğü kirli bir duman sarmış güneş faili meçhul dudakları kurumuş ağaçların yatalak bir şehir var karşında zaman desen kırık dökük kan kuyularında evren cehennemi yaşatıyor insan!. Sen geliyorsun ya belki durulur bu amansız ızdırap toprak heyecanlı çocuklar sessiz sofralar birliktelik içinde bugün çaylar seni soluyor mevsimin gözü yaşlı kadını… Eylüle bir selam sana merhaba! Sana merhaba gözleri kızarmış gök damlası umudum yok yeni bir nesle hikâyeler amansız, bir boşlukta bedenler... Geç değil sen geliyorsun ya, hiçbir şeye geç değil sokaklara hunharca akmalı sevinçler eller kenetlenmeli, yediden yetmişe bu toprak her ruhun her beden huzur içinde doğaya karışmalı enlemini, boylamını yaşamalı ay zamanlarının! Bugün sen geliyorsun çanaklardan, dağların eteklerine kerpiç evlerin duvarlarına merhameti olan her cana, canana! Eylüle merhaba Mevsim hazana yapraklar toprağın! |