Aşk gibiydi!
Fotoğraf da aşk gibiydi;
kimini sağır eder kimini de dilsiz! Aşk ansızın gelendi ya fotoğraf da ansızın çekilen. İkisinde de ruh bütünlüğü vardır; toprak gibi, gökyüzünün maviliği gibi! Kimi an insanı sarhoş eder kimi mekan insanı berduş! Aşkın da fotoğrafın da sonu yok; sen çekersin o gider sen onu yakalarsın o seni benliğinden eder! Ara sıra lal olur şehirler; eski duraklardan, yıkık mahallelere açılır yol. Yitirmiş aşkların pencerelerine yorgun kalplerin buz kestiği deme uzanır gölgeler… Uzanır yol boyu, mahalle ve kentin en işlek yerine sızılar Meşakkatlidir bir vücutta var olmak… İşte böyle bir şeydir aşk ve aşkla bir fotoğrafta bütünleşmek! Dedim ya; sonu yok bu iki oluşun! Aşkın da fotoğrafın da bir sonu yok. Sen bilmeden kırarsın yolun sonundaki şehri o bilmeden kırılır rengarenk bir çerçevede! İki ayrı dünya gibi görünseler de; yolun sonun da bir mutluluk ya da amansız bir kırıklık vardır… Derinliği ölçülemeyen, oluşu belirsiz bir olaydır rüya! Uzanırsın ışıkların altına vücudun ağır bir iklime tutulur kapanır yavaştan gözlerine gardiyan göz kapakların… Ağır ağır dalarsın gözlerinin içindeki sokaklara; ya kalabalık bir şehirde birleşirsin sevdayla ya da bir fotoğrafta ölümsüzleşir düşlerin… Öyle ya da böyle sonu yok aşkın ve fotoğrafın; sen çekersin o gider, sen yakalarsın o seni benliğinden eder! |