Terk-i Diyar
tanrım
bir şehri öldürdüm, günahla dolu paramparçaydı ne varsa mutluluk paramparça umut paramparça ağlamak parça parça bekledim gece, taş devler gözlerini usulca kapadı yürüdüm katledilmiş yıldız çığlıklarına basa basa yürüdüm bir kaç aç köpek parçalarken karanlığın kızlığını betona mahkum çiçeklerin solgun elleri vardı demir parmaklıklarda yürüdüm rüzgar ha bire suratıma çarpıyordu gerçeğin hayaletlerini tanrım adını kullanıyordu sahte peygamberler üstlerinde buram buram kan kokusu, dışkı kokusu gördüm köşe başında bir çocukluk daha ölüyordu gizli pazarlıkta yürüdüm kapkara bir nehir akıyordu şehrin sol yanından etrafı çakallar, sırtlanlar, leş yiyiciler hepsi aynı iblisin tohumu sinsice yaklaştım ve sapladım hançerimi ehrin tam ağzına tanrım bir şehri öldürdüm, günahla dolu öldürmesem kendimi öldürecektim hani "ölmek bir sanattır" demişti ya sylvia, "her şey gibi" eşsiz bir ustalıkla yapacaktım bu işi. |