Bize Gönülde Diz Dize Oturmak YakışırHaydi, durma bir gönüle gir Ya da çal bir kapıyı içeriye gir Yutar seni bu gecede karanlık bu şehir Gerçi nicesi kayboldu yuttu bu koca şehir Merhametsiz gönüllerce inşa edilen kurulan bu şehirde Bari seni yutmasın şehrin kocaman dev değirmeni Kurtar kendini kurtara bilirsen Açılırsa bir kapı bir gönül Açılmaz ben çok uğraştım ey Ali senin gibi Ben de kaldım sokaklarda Otel parası dersen servet Ev tutsan bir kişiye saray yavrusu Gönül kapısını da çalan bakan acıyan yok Kurumuş sanki gönüllerin tarlası Oysa binlerce çiçek yetiştirdim İçinde bir mimoza begonya yok Ondandır gayri Demek şehirde insanlar kızlar bu çiçekleri seviyor Yetişmiyor yetişmiyor bu gönülde öylesine süslü çiçekler güller Papatyalar laleler sümbüller yetişiyor en ucuzundan Ama bu şehirden kıymetli Ama ucuz kıymetliye bakılmıyormuş Herkesi saran bu şehir bir bizi sarmıyor Kimselerin üzerine yıkılmayan bu şehir Bir bizim üzerimizi mi yıkılıyor Yoksa yoksa Herkesi esir aldı boğuyor da Bir tek biz mi kurtulduk can ali can Ali’m Üzerimizde yırtık ceketimizi mi beğenmedi şehir ile insanları Ceketimiz ayakkabımız yırtık ama ar damarımız yırtık değil Aylardır karnımızı doyurmaktan alamadık bir ceketle ayakkabı İnsandan daha değerli burada elbise ayakkabı eşyalar giyimler Deme ki bir biz ucuz kaldık Ya da gelmek için çok geç kaldık Çekip gitmekte zor köye be Ali’m Ağadan ağalar türemiş dağlar kadar Adım atacak hal yok sokaklarında O eski çamurlu mahallerinde Gerçi çamurda kalmadı insanlıkta kalmadı asfalt oldu mahalleler O güzel insanla sanki altında kaldı ezildi Bir ben sığamadım köye bu şehre Ali’m Birde sen sığamadın Ali’m Ama sığdık gönüllerimize Oysa binlerce insanı alır içine Gelen olmayınca gönül ne yapsın Bizi bırakıp oda mı kaçsın Sen var sığın gönlüme bir değeri olsun Sığınalım gönül obamıza Isınalım bu soğuk ayaz gecede bir faydası olsun bize Korkma donmayız sarılırsak Bir dağ gibi yaslan Ali’m donarız birbirimizden uzaklaşırsak Oturayım gönlüne layık olmasam da Ali’m İşte şehirde gurbette budur halimiz Ali’m Gel sığınalım Yüce Rahmana o anlar bizim halimizden Capcanlı duruyor bak gönlümüz ummanı içine alacak kadar Hem gönlümüzde radar gibi çeker insanları Bu büyülü olmayan otantik havasına Bak bizde olmuşuz şehirli Yok, olmayalım böylesine bu şehirde Köylü olarak kalalım Yoksa kurtlar dadanır gönül içinde elmasları görünce Boğulmamak için alalım yavaş yavaş nefes Bizi görmese de görmesin herkes Yüce Allah görüyor yeter bize ondaki güç Ona teslimiyetimizdeki heves Bence bir metelik etmez bu şehir ihtişamlı görünüşündeki çöküşü Muhabbetten gönüle girmekten yoksun bak sana görünüşü Yangını söndüren yiğit gibi değil baksana duruşu Köydeki ağalara adamlarına benziyor sanki vuruşu Sevdaları da sarmış acımasızlığı yıkışı bu şehirde Kırılmış parçalanmış gönüllerin kapısındaki aynanın endamı Ondan mıdır yansımaz güzellikler gönüllere bakılmaz yüzlere Bakılır kör gözlerle insanlara Yabancısıyız bu kılık kıyafetimizle Elimizdeki nasırlarla Olsun be ali Ali’m Sarmasın bizi değiştirmesin bu şehir Yorulsak ta açık kalsın gönül kapımız Hor baksalar da biz hor bakmayalım yakışmaz bize Bize gönülde diz dize oturmak yakışır Mehmet Aluç-© Kul Mehmet Devam Edecek İNŞALLAH Not: Nüzhet ERMAN (Anadolu 1970, s. 37) şiirinden ilham alınarak yazılmıştır. Bu şiiri yazısında paylaşarak Oyhan Hasan Bıldırki kardeşime de teşekkürler ederim, böylesine güzel şiiri okutturarak tanıtarak bu eseri yazmama fırsat verdiği için. |