Kork tanrıçaların gazabından
Nereye elimi atsam dökülüyor
nereyi çeksem sökülüyor ilmik ilmik dokuduklarım nereye çevirsem yüzümü kapanıyor han kapıları gelişlerim yıpranıyor gidişlerime mana veremiyorum dönüşlerimin çoşkusu ılık bir sızı gibi kanatıyor düşümü uykularıma hapsediyorum seni asit suratlı hayalet gemi umursamaz sulara mahkum ediyorum duyarsızlıklarıma asıyorum bayrağını korsan sabahların kılıç uçlarına bırakıyorum gölgemi çekip çekiştiriyorum kuyruğum kısılmış yarılmış tırnaklarımla kefenimi... toprağa düşen her damla zehire dönüşüyor tohumlarım çürümeğe terketmiş bedenini asit bulutları kaplamış karartılmış gecelerim diz üstü kapaklanmış gözlerim yağmur dualarına yakılmış ağıtlarım var nasır köklerime yuvalanmış sızılar tırpanladığım kendi bacağım dişlediğim umudum hasata kalkmıyor küflü başaklar köyler boşaltılmış esrarlı sağnak şehirler sokaklaşmış in cin top oynuyor parkelerde iskelet yürüyüşler açlık çelik ökçe ses duvarı delinmiş dönüşe ayak uyduramadığım izler duvarlarda kurumuş sidik kokusu meyhanelerin ışıkları sönmüş barbut atmıyor kaldırımlar varoşlarla karnı yarılmış bu koca kent yaban kokuyor yaban yabanı abanı al uzaklaş hızla bakma gerilere etleri dökülen koca çınarda damla sakızı olmaya kaç var memeleri yırtık başı kavruk gerdanı sar sarmala güğümleri bakır yeşili sabahları uyandır.. uzakları badem gözlü heykelleri canlandır ballandır zehir kusan cehennemi canlandır ölüme yatan gölgemi sevdalandır yaşama küsmüşlüklerimi körükle cadı kazanını kaynasın bu devran böyle sürmeye dur ceylan bakışlım seni sevdim demeye getir sözü dur asi yüzlüm durdur dur de yeter durulsun bu hoyratça savruluş bu tüketiş dizginlensin oruç yüzlü açlık kemeri kırılsın iman tahtası çatlasın imame darı patlağı bu iki deri üç kemik köpeklik ağulansın üleştiğimiz şu yal paylaştığımız bu sofra böyle bereketli lezzet sunmaz sonsuza eğil dinle toprağı suyun tadını rüzgarın sesini güneşin yanık nefesini topla toparlan koy önüne fesini düşün kara gözlüm karnını deştiğin tenini tırmıkladığın dölünü saldığın balını aldığın bu kovan bu torba taşak söz ve övgü dua sövgü ile dolmaz satıp savurduğun yakıp kavurduğun iffetini çaldığın kızlığını aldığın kirletip atıkladığın namluya sürdüğün enerjiye dönüştürdüğün parçalayıp böldüğün kybele sana yar olmaz kork tanrıçaların gazabından yerin suyun ateşin yelin ahından azabından cehenneme çevirip çevreleme uzağı gör yakın devreleme eveleme geveleme develeme devele deve dev devir eskimiş çitleri yarını umudla sal çoşkuyu bayıra doyur kasığındaki kısrağı boğayı haramileme doğayı harami haram hara harla har har hayır’a gitsin Volkan Kemal |
Kutlarım.
Beğendim.
………………………………. Saygı ve Selamlar…