incir ağaçlarına kalmış meydan
kadim kentin
çoğu yıkılmaya yüz tutmuş muhteşem bağ evleri her biri birbirinden güzel birbirinden süslüyken şimdi bir o kadar hüzünlü sanırım bu denli hüzün geçip gidenlere yas tutup mazide kalan günlere duyulan özlemlerle örülü boğazım düğüm düğüm duygularım dersen kocaman bir ikilemde derdin ne senin dercesine yeni kurulan mahallelerin kalabalıkların arasından geçip gitmek varken çağrısına kulak tıkanamayan unutma bizi diyen o kıvrılan sokaklar yine mahzun yine dar ve yine davetkâr ihtişamlı geçmişlerine inat hiç çocuk yok sokaklarda görünmez olmuş ev önlerinde yaşmaklı teyzeler genç yaşlı kadın erkek başlar uzanmıyor pencerelerden soyunmuyorlar muhabbete değil iki üç insan sesi yıllar var ki kapı tokmakları okşayacak bir ele hasret bahçelerde güllerin her çeşidi kırmızısı beyazı pembesi halâ açmak için direniyorlar ya bakıp bakıp gıpta ettim onlara asması yedi vereni yanı sıra hanımelleri yok onları diken besleyip büyüten eller sahi evlatları olsun nerelerdeler meyve ağaçları yaşlı büyümüyor sürgünleri sadece incirler bir de cevizler meydan onlara kalmış gibi yeşilin en can alıcı renginde bir sevinçli bir sevinçli hadi cevizlerin karga ve sincap gibi dostları var bu incirlere de ne oluyor sanki kim yer şimdi meyvelerini bunca coşku neyin nesi yoksa ocağına incir dikmek dedikleri böyle bir şey mi ahh sevgili incir ağaçları harabeleri yıkıntıları sevdiğiniz nasıl da belli tly |