KÖRÜKLÜ DÜŞLER: HADİ GEÇİN SIRAYAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Anlık dokunuşların tokat çığlıkları ki hükümranlığında gök kubbe iken niyazlarımın boş vermişliğine tamah eden bir evrenin o gözü pek tınısında sakladığım düş gezgini, kâh yalıtılmış kâh sürece riayet etmeyen bağnaz bir tedirginliğe mahal vermeksizin gölgede kalmış bir çiy tanesi.
Körüklü düşler, hadi geçin sıraya
Ve alabildiğine hoyrat, yılgın gönlün lehçesinde Saklı tuttuğum reçinesi soluk benizli mizacın Külfeti kadar bilinmedik bir mabede sürüklendiğim. Kırsalı ölgün yetilerin, Buhran yüklü bir günün neşriyatında Yaymakla hüküm giydiğim. Ceberut gölgeler ki indinde münafık isyanların O çatık kaşlı sitemlerine yığdığı devranın: Yad ettiğim düne nazire eden boykotu Ait olmadığım mekanın Ve nasıl bir külfetse İs yüklü vicdanlardan sızan bir tefrika, Ansızın delip geçen bir ikrarda Saklı tuttuğum gönülsüz bir kelamda Varsın ermesin başım göğe. İndinde hidayetin, Söz birliği etmişçesine Kifayetsiz nice yoldaş imge. Tefekkürü nezdinde nefsin, Yürekten dilediğim neler saklı kim bilir, Gönülden düşürmediğim onca surede. İfratını yad ettim ölgün güne riayet eden Bir imgeye düşmüşken yolum. Hayli müşkülpesent ve sancılı bir var oluş Hele ki sancısı eremediğim hidayetin Ve ölgün bir güne rahmet okuyup, Sildiğim izleri mabedimden sızan. Nasıl da debdebeli bir hüzün Şu yüreğin kırık tekerinden Varamadığı mertebede saklı tuttuğum İsimsiz ve hoyrat bir güncede Söz birliği etmişçesine kaderin tecelli ettiği En buyurgan edimde Yaftalanmaktan geri duramadığım. Belli ki indinde saklı sesini, Evrene yaymadığım yüreğin tesellisi Asılsız sevdada başı öne eğik bir ritüel Yine kapıldığı benliğin; Hem de fazlasıyla tedirgin ve mağlup, İsraf ettiğim ömrün kim bilir kayıp Hangi lehçesi? Çözümlenmeden çöreklenen, Bilip bilmeden andan kopuk Düne sirayet eden, Tekelinde hoyrat bir kanca Hele ki aklın ermediği o sönük mertebe, İsi vicdandan yüksünmeden delen göğü, Kırık imlerle tehdit yüklü ölü hezeyanların Sönük ikbali Ki bağlacı devrik bir sancıda, Yengisi, yergisi adsız bir kıtada Fazlasıyla doyumsuz nefsin yüklediği İfrata hükmeden egonun sönük yarınlarında. Yine de demli bir yoksunluğu kıble bilip Soyut bir gölgede kıyama durmak kadar yoran Bir ritüeli ikbal eylemişken tevekkülü Bağdaş kırmış rükûların tekelinde. Güneşe dönük yüzü başakların, Aşk tanrısı sıfatıyla gölgelenen en münafık isyanda Günbegün yad ettiği kaderin, Nasıl bir neşriyatsa yüreğin yara bellediği Ve ceberut bir gölgeden medet uman O tefrikada saklı yüreğin iz bildiği. Kademeli bir düşüş ki tekelinde Nice sure başı bozuk devran iken soyutlandığım Ve asil bir rütbe Adını bilmediğim gök kubbede, Eremediğim hidayetin suretine Yığdığım gönüllü ve gömülü Esrikli aklın güncesi Bir bir riayet etmekten de öte İçinde devindiğim en sakil reçete Adlandıramadığım bir hikâyede Kaybolmuşluğumdan arda kalan Hangi münafık imge ise Koşullanmakla eş değer İçine düştüğüm şu yitik hurafe. Bir menzilden diğerine sürüklendiğim, Yeri geldi mi bir ağaç dibine çöreklendiğim Yine de adını her yad edişimde Sudan çıkmış balığın suretine nailim Ve bilinmez bir tehdide denk gelmek kadar Emsalsiz bir hezeyana yenik düştüğüm Çetrefilli ve bağnaz saldırganlığına maruz kaldığım Kaderin, demlenirken yürek biteviye. Israrcı ve yoldaş; Sıradan bir asalet gibi gözükse de Doyamazken tadına münafık bir aşkın pençesinde Nöbete durduğum her gece Ömrün suretine yığdığım o iblis sicilinde Yüreğin, dem almış sükûtun İndinde yol bilmiş. |