AĞZIMI BOZMADAN HAYATA
Bende ne acıların hikayesi var
Otur da şöyle Dilim döndüğünce anlatayım sana Bir ucundan sen tut bir ucundan ben Korkma omuzumdaki yükün ağırlığını bana yazmış kader Zaten altında ezilmişim hayatın ezileceğim kadar Ne yükümden gocunurum nede sözümden Tokadını yemişim bir kere feleğin Allahına kadar Kimse doğuştan kısmetli olmuyor işte Bir gönüle iki damla yaş süzülürken Pınarı bana düştü Giden kana kana içti hep beni benden Gözyaşımın tortusunda Gençliğim sırasını beklerken bir düşün kapısında Aklımın ziyan zamanlarında Geri dönüyordum hep bir baharın en ortasında Az önce yine yağmur bastırdı şehrime Kimbilir hangi gözde şimdi bir gam’ım yıkanıyor sessizce Azmı ağıtlarım ahlarım var benim Dilim sayısını unuttu yürek yarasına doymadan daha Ömrümün koridorlarında her vedanın yankılanan ayak seslerinde Saçlarıma zamansız karlar düştü Bir gidişleri vardı gidenlerin akıllara zarardı Gözlerinin yaşına çarpa çarpa gittiler de Feleğin en sert tokadı hep bana düştü Bu firari kaçışlar ne aşk’a yakıştı ne anılara nede vefaya Derdimin dermanı bu değildi aslında Ben böyle gidişleri kahretsin hiç sevmedim sevemedim Bazen yüreğimde biriktirdiğim On paralık adamların kumbarasını ellerimle kırıp Ona buna üç kuruş pula hunharca harcayasım geliyor Bir karanlığın içindeyim Küf tutuyor siyahin rengi gözlerimde Kim söndürdü mutluluğumun ışıklarını kim kim Kendi gölgemi bile aytınlatmaktan yorulmuşum artık Yalnizlığımın acizliğine soyunmus bedenimin son kandilleri mi bu yoksa ? Bir vefasızlıkla ölünmezmiş ama Üflesen söndü sönecek yüreğimin zamana batırılmış fenerleri dilimde Ahh bu gecelerin korkunc siyahi yokmu Artık kirlenmemiş bir camın ardindan bakmak istiyorum hayata Tüm suskunluğumu infaz etmeden Biraz yorgun bir aksamın kızıllığına dokunarak Biraz da soft bir mavinin tonunda çocukluğuma kaçarak Parcalanmış yüreğime Dudağından çıkacak geçmis olsun dileklerine Bu aralar çok ihtiyacım var Gel de sar cümlelerimin yarasını Ağzımı bozmadan hayata dilime de kilit vurmadan Ayhan’ca cümleler AYHAN AKDENİZ |